Bir gün gelir birileri zamansız çeker gider hayatımızdan. Öylece, tek başına, mutlak bir yalnızlıkta, ıssızlığın tam ortasında, sessizliğin o kulakları uğuldatan sesiyle bırakırlar ardındakileri… Oysa yaşanacak o kadar çok şey vardır ki… En güzel sözler henüz söylenmemiş, en güzel işler henüz yapılmamış velhasıl her şey ertelenmiş, ötelenmiştir.
Yemek kültürü uzmanı, gurme Tuğrul Şavkay böyle bir insandı. 20 yıl önce 29 Eylül’de çok erken bir yaşta aramızdan ayrıldı. Yaşasaydı bugün 73 yaşında olacaktı.
Kaybettiğimizde Yeditepe Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatı Bölümü’nün başındaydı. Yıldızı hızla parlayacak Türk Hava Yolları’nın 1999 yılındaki yeni business class hizmetinin tasarımında önemli katkıları olmuştu… Ona göre önemli olan, “ne kadar değil”, “neyi” tükettiğimizdi. İnsanı gereksinimlerin değil, arzu ve isteklerin şekillendireceğini söylüyordu.
1951 yılında Nazilli’de doğan Şavkay, ortaokul ve liseyi Galatasaray’da okumuştu. Üniversiteye Avusturya’da Graz’da başlayan Şavkay, kısa bir süre sonra Türkiye’ye dönmüş, ardından Boğaziçi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi’nde sosyoloji eğitimini tamamlamış, aynı fakültede siyaset bilimi alanında master ve doktora yapmıştı. İngilizceyi ve Fransızcayı ana dili gibi konuşuyordu.
Yemek yazarıydı, yiyecek-içecek danışmanıydı, hocaydı, dernekçiydi, aşçıydı ve çok okuyan birisiydi. Gurmeliğin birinci koşulunun okumak olduğunu söylüyor ve devam ediyordu:
“Çeşitli yayınevlerinin takip edilmesi gereken yayınları var. Bu cevabın başka bir yanı da önce yakın çevremizden başlayarak değişik tatlara, unutulmaya yüz tutmuş lezzetlere, az tanınan yiyeceklere merak salıp bunların peşine düşmek. Kaçınılmaz biçimde önyargılardan uzaklaşmak gerekir. Gurme, damağını yeryüzündeki bütün tatlara açık tutar. Yenilebilir her şeyi yer, içilebilir her türlü şeyi içer. Büyük ustaların yaptıklarını ise özel olarak arar. Nadide yiyeceklere ulaşmaya çalışır. Onları da önce derinlemesine tanımaya gayret eder, hemen akabinde de keyifle tüketir.”