Çay denildiğinde akla Rize ve adını çaydan alan Çayeli gelir. Artvin, Trabzon ve Giresun’da da belli bölgelerde çay üretiliyor. Diğer tarım ürünlerini üretenlerin olduğu gibi çay üreticilerinin de dertleri vardır. Bu dertlerin çözümünün aranması hem üreticilerin hem de Türkiye’nin menfaatinedir.
Çay üreticilerinin ilk derdi, çaya verilen fiyat olduğu düşünülse de ondan daha önemli dertleri de vardır. Çünkü yaş çaya iyi fiyat verildiğinde, peşinden kuru çaya da zam yapılıyor ve üretici bir yandan sevinirken öte yandan üzülüyor.
Belki de en önemli mesele, yıllar geçtikçe çay tarlalarının mecburen kardeşler arasında bölünmesi ve bölünüp küçülen tarlaların, bir aileyi geçindirmeye yetmemesidir. Köylerin dolaylı olarak boşalması ve insanların şehirlere taşınması da çay üreticilerinin en büyük dertlerinden biridir. Gençler haklı olarak şehirlere göçerek orada uzun süreli ve sigortalı iş bulmanın peşine düşünce, çayları toplayacak insan gücü kalmıyor. Elbette günlük yevmiye ile bu işi yapanlar var, fakat burada da hem çalışan hem de çalıştıran memnun kalmıyor. Çayın demi ve tadı uzaktan iyi görünse de hadise o kadar basit değil. Bu sezon için bir çay toplama işçisinin günlük yevmiyesi 800 TL civarındadır. Bu ücret ‘çok’ gibi görünse de çay toplama işi zor ve yorucu bir iş olduğu için yine de işçi bulmak kolay olmuyor. Bu günlük ücretle bir ay çalışan bir işçi 24 bin lira ‘maaş’ almış olur, ama bir ayın sonunda iyice yorgun düşer.
Çay işçiliğinin yükü, büyük ölçüde Karadeniz kadınlarının sırtındadır. Ağır ve yorucu bir iş olduğu için çay işiyle uğraşan kadınların büyük çoğunluğu ömrünü doktor kapılarında geçirir.