Ertan Çakmak: Restoran kültüründe müdavimlik: Misafirlikten aile olmaya

Eğer bir restoran, misafirlerine bir ev sıcaklığı sunuyorsa, oraya gelen insanlar sadece yemek yemeye değil, anılar biriktirmeye gelir. Sonuçta hepimiz, kapıdan girince ismimizle karşılanacağımız, sevdiğimiz köşenin bizi beklediği, garsonun “Bugün nasılsınız?” diye samimi bir şekilde soracağı o sıcak mekânları severiz, değil mi?

ertan çakmak haftalık yazı

Bir restoran düşünün… Kapıdan içeri adım attığında yüzler gülüyor, isminle hitap ediliyor, hatta en sevdiğin masa bile hazır. Menüyü eline almadan ne istediğini biliyorlar ve belki de mutfaktan “Bugün sizin için özel bir şeyimiz var” diye bir sürpriz geliyor. İşte bu, müdavimlik kültürünün en güzel halidir.

Müdavim olmak, bir restoran için sadece sık gelen bir müşteri kazanmak demek değildir. Bu, bir misafirin mekânın ayrılmaz bir parçası haline gelmesi, yıllar içinde garsonlarla, şeflerle, hatta işletme sahibiyle bir dostluk kurması demektir. Bazen bu bağ o kadar güçlü olur ki, restoran artık ikinci bir ev gibi hissedilir.

Bugün gel, müdavimliğin nasıl başladığını, zamanla nasıl bir güven ilişkisine dönüştüğünü ve bu sıcak bağın dünyanın dört bir yanında nasıl yaşandığını keşfedelim. Eğer senin de “Benim mekânım” dediğin bir restoranın varsa, bugün o anılarımızı tazeleyelim.

İlk tanışma: O ilk kıvılcım

Her şey, yeni bir misafirin kapıdan içeri adım atmasıyla başlar. Restoran ekibi için o kişi, potansiyel bir müdavimdir ama asla bunu ticari bir bakış açısıyla düşünmezler. Çünkü müdavimlik, doğal bir şekilde gelişir.

Peki nasıl?

– Gülümseyen bir “Hoş geldiniz”

– Gerginliği azaltan samimi bir sohbet

– İyi bir ilk izlenim ve misafirin kendini rahat hissetmesi

İlk seferde sevdiği bir yemek keşfetmişse ya da garsonun tavsiyesiyle özel bir lezzet denemişse, o mekâna dair güzel bir anısı oluşur. İşte burada, müdavimliğin ilk kıvılcımı çakılmış olur. Misafir memnun ayrılırken, aslında bir sonraki ziyaretin temelleri atılmıştır.

Tanıdık bir yüz olmak: “Her zamanki gibi mi?”

Zamanla işler değişir. O ilk ziyaret eden misafir, artık tanıdık bir yüz olmaya başlamıştır.

Bir gün yine kapıdan girer ve fark eder ki, artık sadece bir müşteri değil, restoranın tanıdığı biri olmuştur.

Garson onu görünce gülümser: “Hoş geldiniz! Bugün de her zamanki gibi mi?” Masasına oturur, menüye bile bakmadan favori içeceği gelir. Eğer sevdiği masa boşsa, ona ayrılmıştır.

İşte burada guest preferences dediğimiz, misafir alışkanlıklarının bilinmesi ve işletmenin hafızasına kazınması devreye girer. Ama bunu bir strateji gibi düşünme, bu tamamen samimiyetle gelişen bir süreçtir.

Zaten iyi bir restoran ekibi, müdavimi “müşteri” gibi değil, dost gibi görür.

Aileden biri olmak: Güven ve bağlılık

Müdavimlik bir süre sonra sadece yemek siparişiyle ilgili olmaktan çıkar. Artık misafir, sadece yemek yemeye değil, evinde gibi hissetmeye gelir.

Restoran ekibi onun ruh halini bile anlayacak hale gelir:

– Yüzündeki ifadeden anlarlar, bugün nasıl bir gün geçirdiğini.

– Belki şef mutfakta özel bir yemek hazırlayıp sürpriz yapar.

– Doğum günü geldiğinde, restoran ekibi pastayla masasına gelir.

Dışarıdan bakıldığında bu, “müşteri deneyimi” olarak görülebilir ama aslında bir dostluk ilişkisi kurulmuştur. İşte bu noktada, müdavim ve restoran birbirine bağlanmıştır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Dünya Su Günü Buluşması, 24 Mart (Canlı)

https://www.youtube.com/watch?v=QRL8-4KyYiU Açılış: Deniz Şafak – Orkun Yazgan 1. OTURUM • 10:00-11:30 Tarımda...

24 Mart taklit-tağşiş listesi: Uygunsuz bulunan zeytinyağı ve sucuklar

Tarım ve Orman Bakanlığı, 24 Mart tarihli taklit-tağşiş yapılan...

Çiftçi sübvansiyonlu kredilerde vergi mi verecek? Vergi Dairesinden istenen belge ne anlama geliyor?

Sübvansiyonlu krediler için çiftçinin vergi dairesinden veya mal müdürlüğünden...

İmamoğlu Resmen Aday

Tutuklama kararı halkın iradesini durduramadı. CHP önseçimi tamamladı ve...