Son yıllarda insanlarımızın çok önemli bölümü; pandemi, savaşlar, göçler ve ekonomik krizler gibi nedenler yüzünden zor koşullarda yaşamaya ve ayakta kalmaya çalışmaktadır. Haliyle üretim, tüketim, iş, aş, istihdam, aile bütçesi ve gelir vb. kavramlar, hiç olmadığı kadar, insanların kafasını meşgul etmektedir. Toplumumuzda pek çok insan için hayat, gündelik hareketler ve hesaplar üzerinden dönmektedir. Halen yeterince fark edilmemekle beraber insanların/insanlığın sorunları, aslında, birbirine çok benzemektedir. Daha da acısı hemen her birey/aile kendi sorunlarını kendi başına çözmeye çalışmaktadır. Yine acı bir şekilde, bireyler/aileler, gerçekte, kalıcı ve doğru çözümlere ulaşamamaktadır.
Özetlenen tablodan hareketle yaklaşan 31 Mart Yerel Yönetimler Seçimleri öncesinde; yeni dönemde iş başına gelecek yerel yöneticiler ve onların kadrolarına kooperatifler ve kooperatifçilik ile daha fazla ilgilenmeleri önerisinde bulunacağım. Bu önerinin iki yönlü gerekçesi vardır; İlki yerel yöneticilerin, yasal görevleri arasında yer alan, “Belde halkının huzur, esenlik, sağlık ve mutluluğu için gereken önlemleri almak” maddesi uyarınca belediye sınırları içinde yaşayan kişilerin sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlarına çözümler araması ve bulmasıdır. İkincisi ise kalkınma ve gelişmenin, adalet içinde olmak üzere herkesin hakkı olduğunun unutulmamasıdır. O halde yerel yöneticiler, yönettiği ve sorumluluğunu taşıdığı kentler ve insanların huzur, barış ve mutluluğu için çalışmak zorundadır.
Tam bu noktada kooperatifçilik, her şeye çözümler sağlayan sihirli bir değnek değil ama birlikte hareket etmek için insanlığın bulduğu en işlevsel yöntemlerden birisidir; belki de en başta gelmektedir.
Çünkü kooperatifçilik;
İşbirliği, güç birliği ve dayanışma demektir.
İnsanların kendisine benzer koşulları ve hedefleri taşıyan kişilerle beraber ve birlikte olmasının yollarının başında gelir.
Günümüzdeki büyük “bireysellik” yanılgısının yerine “toplumsallığı” getirebilmenin yoludur.
“Koşullar, zorunluluklar ve hedefler benzerse farklı yollara gerek yoktur” demektir.
Yoksulluğa, yokluğa ve yoksunluğa karşı gelebilmenin büyük bir yöntemidir.
Tam bağımsızlık, kendine yeterlilik ve sürdürülebilirlik için vazgeçilemez bir çalışma alanıdır.
Döngüsel ekonomi ile kaynakların etkin ve verimli kullanma yollarından birisidir.
Güçlü sosyal temelleri olan ekonomik faaliyetler bütünüdür.
Üreticiyi ve tüketiciyi aynı anda koruma altına alabilen bir yapıdır.
Gıda güvencesini, gıda güvenliğini ve gıda egemenliği sağlamanın anahtarıdır.
Yerel kalkınma ve kırsal kalkınma yoluyla ülke kalkınmasına yeri doldurulamaz destekler sağlar.
Gönüllülük ve katılım yoluyla yaşama değer katmaktır.
Üretim, emek, paylaşım ve gelecek demektir.
Doğal ve insan kaynaklı sorun ve krizlere direnebilmenin ve dayanabilmenin yoludur.
Yerel Yönetimler Seçimleri sonrasında göreve gelecek yerel yöneticilerden, kooperatiflerin beklentileri şöyle sıralanabilir: