2024’ün bitimine iki ay kala gelişmiş ülkelerden bu yıl için toplanan para, şu an için sadece 484 milyon dolar! Yani dünyanın zenginleri “bize ne dünyanın öbür ucundaki biyoçeşitlilikten” demiş oluyor.
Cali kentinde 21 Ekim’de başlayan ve 1 Kasım’da tamamlanan COP16 Konferansı
Bir yanda sınırları genişleyen savaşlar, diğer yanda ülkelerin dünyayı koruma çabaları…
Öyle görünüyor ki, bu ikisini aynı anda sürdürmeye çalışmak giderek daha zor hale geliyor.
Birkaç gün önce sona eren Birleşmiş Milletler Biyoçeşitlilik Zirvesi (COP16) da uzun ve bir yere varmayan tartışmalar, alınamayan kararlar, yerine getirilmeyen sözler ve toplanamayan fonlarla bu durumu bir kez daha gözler önüne serdi.
Kolombiya’nın Cali şehrinde 16. kez toplanan zirvede tartışmalar o kadar uzadı ki, kritik kararların alınacağı final oturumu sarktı ve bazı ülke temsilcileri uçaklarını kaçırmamak için konferanstan ayrılmak zorunda kaldı.
Fakat gelin iki iyi haberi paylaşayım önce:
Birincisi, genetik verilerin özel şirketler tarafından ücretsiz kullanımı yerine kâr paylaşımı yöntemiyle bir koruma fonuna aktarılması karara bağlandı.
Buna göre artık kozmetik, kimya gibi alanlarda faaliyet gösteren şirketler belli bir miktarın üzerine çıkan kârlarının bir kısmını “Cali Fonu” olarak isimlendirilen biyoçeşitliliği koruma fonuna aktaracak.
İkinci olumlu gelişmeyse biyoçeşitlilikle ilgili karar alma süreçlerinde yerli topluluklara da görüş hakkı verilmesi oldu.
Artık yerli toplulukların da resmi bir kurulu olacak ve davet beklemeksizin süreçlerde yer alacaklar.
Bunlar olumlu kararlar. Peki neler eksik kaldı?
Öncelikle COP16 sona erdiğinde 196 ülkeden sadece 44’ü yeni biyoçeşitlilik planına sahipti.
Yani katılımcı ülkelerin yüzde 80’i konferansa geldikleri gibi döndüler evlerine.
Bir önceki zirvede (COP15) hayati kararlar alınmış, 2030’a kadar dünyanın yüzde 30’unun korunması hedefi benimsenmişti. Bunun için de ciddi miktarda kaynak ayrılması kararlaştırılmıştı.
Çevre koruması açısından büyük önem taşıyan ve büyük beklentilerle hazırlanarak ülkeler tarafından imzalanan Küresel Biyoçeşitlilik Çerçeve Metni’nde (GBF) gelişmiş ülkelerin koruma faaliyetleri için 2025’e kadar yılda 20 milyar dolar, sonrasında ise 2030’a kadar 30 milyar dolar kaynak yaratması öngörülmüştü.