İtalyan mutfağının en az pizza ve pasta kadar meşhur tatlısı tiramisu babasını kaybetti. Roberto Linguanotto 81 yaşında sessiz sedasız ayrıldı bu dünyadan. Dostlarının deyişiyle ‘Loli’ dünyanın en ünlü, internetin en çok aranan tatlı tarifi tiramisuyu, daha doğrusu Treviso diyalektinde tiramesuyu yaratan pasta şefiydi. Daha doğrusu şeflerden biriydi… Arkasında harika bir lezzet bırakarak gitti.
Peter Greenaway, Pillow Book’ta, “Bir kitabın iki ebeveyne ihtiyacı var mıdır; anne ve babaya?” diye sorar ve ekler: “Kitaplar doğmadan önce nerededir? Tüm kitapların ebeveyni kitap nerdedir?”
Kitap meselesi karışık ama İtalyan mutfağının en sevilen, en bilinen tatlısı tiramisu doğmadan önce neredeydi, bir anne ve babası var mıdır? Bunlar kimlerdir? Bu harika tatlının ardındaki hikayeyi, kazananları ve kaybedenleri anlatalım dedik…
Loli’nin Tiramesu’su…
Linguanotto, 15 yıl çalışacağı Le Beccherie restoranının mutfağına ilk girdiğinde, restoranın sahibesi Alba Campeol’un teşvikiyle yeni bir tatlı için kolları sıvar. Alba Campeol, kısa süre önce önce doğum yapmıştır ve hızlıca gücünü toparlayabilmesi için kayınvalidesinin sabah kahvaltılarında hazırladığı sbatutinin müptelası olur. Sbatutin Veneto lehçesinde ‘çırpılmış’ anlamına geliyor.
Kayınvalidenin yumurta, şeker ve mascarponeyi çırparak hazırladığı bu doğal doping, Campeol ve Linguanotto’nun çıkış noktasıdır. Linguanotto önce dondurma versiyonunu yapar ama asıl istedikleri kaşıkla yenebilecek, kremanın dokusunu dondurmadan daha iyi vurgulayacak bir tatlıdır. 70-72 yıllarında farklı versiyonlar üzerinde çalışır Lingunotto. Nihayetinde sadece altı malzemeden oluşması gereken son halini alır. Le Beccherie’de yuvarlak bir tepsi içinde, iki kat krema, iki kat savoyerle yapılır. Alba Campeol’u ayağa kaldırması gibi yiyene enerji, neşe verecek bu tatlıya ‘Kaldır beni’ ya da ‘Neşelendir beni’ anlamına gelebilecek ‘Tiramisu’ cümlesi ‘tiramisu’ denir.