Geçen hafta Roma’dan kalkıp tek bir restoranı, tek kahvesi, tek pansiyonu ve tek eczanesi bulunan Sicili diye bir köye gittim. Sadece ben değil; İtalya ve Avrupa’nın farklı yerlerinden 30’dan fazla insan aynı şeyi yapmıştı.
Köyün pansiyonuna hepimiz sığmadığımızdan, civar pansiyonlara dağıldık.
Sebebi ziyaretimiz Oleum Derneği’nin düzenlediği yaz kampıydı. Bu, zeytinyağı üreticilerine yönelik eğitim amaçlı düzenlenen bir kamp. Kampın ‘hamisi‘ de İtalya’nın en iyi zeytinyağlarından birini üretmekle kalmayıp tüm bölgenin zeytinlerini aynı kalitede sıktığı için daima saygı gören bir üstat Nicolangelo Marsicani olunca gözü kapalı ‘dağ başı’na gidiyorsunuz.

Kim bu Marsicani?
Bir zeytinyağı sıkım tesisi zeytini vezir de edebilir, rezil de. Asırlık ağaçlardan zeytini topladınız, hiç bekletmeden sıkıma götürdünüz, ama sıkımı iyi yapılmazsa zeytininizin kalitesinin hiçbir anlamı kalmaz. Bir sene ağaçlara gözünüz gibi bakın, sıkım tesisinde iyi bir iş çıkarılmazsa bu bir yıllık emeğiniz bir saati bulmayan bir işlem sırasında anında heba olabilir.
Bu nedenle sıkım tesisinin bakımı, makinalarının teknolojisi, sıkanın iş bilme düzeyi, cam gibi zeytininizin kaderini belirleyen başlıca unsur. Bir tek düzgün sıkım tesisi koca bir bölgeyi ayağa kaldırabilir, bölgeyi markaya dönüştürebilir.
İtalya’da bunun sayısız örneği var. İşte bunlardan biri de misafiri olduğumuz Nicolangelo Marsicani’nin sıkım tesisi. 364 kişinin yaşadığı köyünde İtalya’nın dört bir yanından üreticileri, Akdeniz’in dört bir yanından zeytinyağı uzmanlarını yaz kampında buluşturan bu isim, İtalyan zeytinyağcılığının en önemli figürlerinden biri.

Felsefe basit; bir tane olsun ama düzgün olsun
Sicili öyle bir köy ki bir tek restoranı var; yıldızı, şapkası, bir şeyi yok. Menü sayfalarca uzunlukta olmasa da mutfaktan ve fırınlarından çıkan her şey çok lezzetli. Yemeklerde bölgesel ürünleri, en önemlisi de harika zeytinyağları kullanıyorlar.