Bu yıl Michelin ödül törenini izleyenlerin en çok aklında kalan şey sunucu ve prodüksiyon ekibi arasındaki kopukluk sebebiyle sahnede yaşanan aksiliklerdi. O aksiliklerin en çok mağdur ettiği isim de Cenk Debensason’du. Ekranda Teruar Urla anons edildi ama sunucu Cenk’in adını söyledi; yetmedi, prodüksiyon ekibi hemen ekranı düzeltti, Arkestra’yı yansıttı ama sahneye Teruar Urla’nın şefi Osman Serdaroğlu çıkmıştı. O esnada Cenk dakikalar boyu kenarda sakince bekledi. En sonunda ekrana Arkestra yansıtıldı ama bu kez de kimsenin adı okunmadı. Cenk kendisi sahneye çıktı. Bir dakika, bitmedi! Cenk sahnedeyken bu kez ekranda Maça Kızı’nın adı çıktı; yetmedi, sunucu bir de Maça Kızı’nın şefi Aret Sahakyan’ı sahneye davet etti. Tüm bunlar olurken Cenk’in yüzündeki sakin ifadeye ve Michelin Rehberi Uluslararası Direktörü Gwendal Poullennec’e nazikçe bir şeyler fısıldamasına bayılmıştım.
Aksilikse aksilik, ne var bunda demeyin. Michelin ekibi madem “Biz ne yaparsak doğrudur” mantığıyla hareket ediyor, o zaman kusura bakmasınlar, töreni de ellerine yüzlerine bulaştırmayacaklar. Ayrıca bir yıl boyunca beklediğiniz o gecede yıldızı alıyorsunuz ama isminiz okunmuyor. Düşünsenize şefin hayal kırıklığını… Üstelik Arkestra’nınki ciddi bir başarı çünkü açıldıktan bir yıl sonra yıldızı alabilmek öyle pek kolay bir şey değil.
Katsu sando
JAPON SÜTLÜ EKMEĞİ DE VAR
Bu tatsızlığı bir kenara bırakıp Etiler’de hizmet veren Arkestra’ya dönelim de keyfimiz yerine gelsin. Çünkü burası yemeklerinin güzelliği dışında aynı zamanda bana keyif veren bir yer oldu. Bir kere yıldız kasıntısı olmayan bir yer. Ahşap giydirmeli duvarlar ve yumuşak ışık düzeneği size kendinizi inanılmaz rahat hissettiriyor. Üst kattaki minik bar sadece geceyi uzatmak isteyenler için iyi bir alternatif olmanın dışında epeyce sosyal ve bağımsız bir yer konumunda.