Türkiye’de üretim yöntemlerinin verimliliğine yönelik yatırımlar yapılmadığı takdirde, 2030 yılına dek su talebi arzı aşarak, ülkedeki tarımsal ve endüstriyel büyümeyi engelleyebilecek ve bu durum yaklaşık 50 milyon insanın, yani nüfusun yüzde 60’ından fazlasının sağlığını ve refah düzeyini tehdit edecek. Mavi finansman ise Türkiye’deki özel sektöre su kıtlığının baskısını hafifletmede yardımcı olmayı amaçlıyor.
Yenilenebilir su kaynaklarının yıllık bazda yüzde 40 ila yüzde 80’inin kullanıldığı Türkiye, büyük bir su stresi yaşıyor. 2022’de şirketlerin yüzde 71’i, toplam kullanımlarının yarısından fazlasını su stresi altındaki bölgelerden gerçekleştirdi. Bu oran, bir önceki yıla göre iki kat artış anlamına geliyor.
Sanayide kullanılan suyun tüketiminde verimliliğin artırılması hayati öneme sahip. Üretim yöntemlerinin verimliliğine yönelik yatırımlar yapılmadığı takdirde, 2030 yılına dek su talebi arzı aşarak, ülkedeki tarımsal ve endüstriyel büyümeyi engelleyebilecek ve bu durum yaklaşık 50 milyon insanın, yani nüfusun yüzde 60’ından fazlasının sağlığını ve refah düzeyini tehdit edecek.
İklim finansmanın bir parçası olarak ortaya çıkan mavi finansman, bir yandan özel sektörü desteklemek için özel sermayeyi harekete geçirirken, bir yandan da su kaynaklarının daha verimli, dayanıklı ve sürdürülebilir kullanımına yönelik çalışmalara fon sağlanmasına katkıda bulunuyor.