Bakteriler, virüsler, mantarlar ve parazitlerin; evrimsel süreçte enfeksiyon tedavisinde kullanılan ilaçlara karşı direnç mekanizmaları geliştirmesi ve var olan antimikrobiyal ilaçların zaman içerisinde tedavide etkisiz hale gelmesine, antimikrobiyal direnç anlamına geliyor.
Antimikrobiyal direnç (AMD), içinde yaşadığımız çağda, insan sağlığını tehdit eden küresel bir soruna dönüşmüş durumda. Bu konuyu bir süre önce bu sayfada gündeme getirmiştim.
Ocak 2022’de The Lancet dergisinde yayımlanan bir rapora göre, 2019 yılında, hastalık yapıcı organizmaların antimikrobiyallere karşı geliştirdiği direnç yüzünden tedavi edilemeyen enfeksiyonlar 1.27 milyon ölüme yol açtı.
Yapılan araştırmalara göre; 2050 yılına kadar yılda 10 milyon insanın antimikrobiyal dirence sahip olan böcekler tarafından öldürülebileceği ifade ediliyor. Öte yandan, ilaç, sağlık ve tarım gibi sektörlerinden kaynaklanan kirlilik, antimikrobiyallerin ve dirençli mikropların daha geniş bir çevreye yayılmasına neden oluyor.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı raporu ise, iklim krizinin daha büyük AMD riskini beraberinde getirdiğine dikkat çekiyor.
AVB Biyoteknoloji, 2020 yılında COVID-19 salgınının sonlandırılması için tedavi geliştirme çalışmaları amacıyla kuruldu. Kuantum biyolojisi alanında tedavisi olmayan hastalıklara yönelik bilimsel çalışmalar yapan AMD; özellikle ‘Sinyal Tedavisi’ ile adını duyurdu.
AVB Biyoteknoloji Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Tunç, “Geçmişte yaşadığımız domuz gribi salgınından bu yana enfeksiyon ve viral salgınlara yönelik teşhis, tedavi ve müdahalede aşama kaydedilememiş olması bizi harekete geçiren temel sebeplerden biri oldu” diyor.
“2000’li yıllardan sonra hiçbir antibakteriyel ilaç çalışması gerçekleşmedi” bilgisini veren Tunç, “Ancak bizim gibi şirketler tarafından akıllı ilaçlar, akıllı bakteriyofajlar, antikor tedavileri, T hücrelerinin geliştirilmesi gibi alternatif alanlarda çalışmalar yapılıyor” diyor.
“Viral salgınlar üzerinde modern tıbbın yenilikçi çözümler geliştirememiş olması; devlet otoriteleri ve halk sağlığı kuruluşlarının hastalıkla mücadele noktasında kapanma, temastan kaçma gibi geleneksel önlemlerini devam ettirmesi ve yenilikçi çözümler geliştirememesi sonucu kendi sürecimizi başlatma kararı aldık” yorumunu yapan Tunç ile bu olası salgın konusunda yapılması gerekenleri konuştuk:
Kuantum biyolojisi devrede
“Bireysel bir araştırma ile başlayan bu süreç, beni bir ekonomist olarak COVID-19 salgınının sayısal ve istatistiksel durumuna yönelik bir araştırma yapmaya itti. Enfeksiyonların istatistiğine baktığınızda, ateş artışının tüm enfeksiyonlarda ortak olarak görülmesi dikkatimizi çekti. Bu konuyu araştırmaya devam ettiğimizde de vücudun enfeksiyonlarla mücadele ederken bilinçli olarak ateşi artırdığını gördük ve bu durumun arkasındaki silsileyi takip ettik. Vücudun virüs, mantar gibi patojenlere karşı etki ve sonuç ürettiğini gördük. Kuantum biyolojisi alanına giren bir etki ile her türlü virüs ve enfeksiyonlar üzerinde etki sağlayabileceğimiz bir tedavi yöntemi olduğunu keşfettik ve bunu geliştirdik. Bu noktada AVB Biyoteknoloji’yi kurduk; ülkenin önde gelen bilim kuruluşları ve kamu otoriteleri ile işbirliği içerisinde çok güçlü bilimsel çalışmalar gerçekleştirdik. Hali hazırda Ar-Ge, laboratuvar ve klinik çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.”