DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını öngören ve tepkilere yol açan kanun teklifiyle ilgili “40’a yakın köy bu sürgüne uğrayacak, köyler üretimden koparılacak, 1939 yasasına değinmiyorum bile zaten kararlar çok net, Danıştay çok net bu konuda” ifadelerini kullandı.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, zeytinliklerin madencilik için ortadan kaldırılması ve super izin olarak adlandırılan yasa tasarısını “Türkiye’yi ruhsatlama teklifi” olarak niteledi. Yasa teklifinin bilimsel yaklaşımdan uzak olması yanında önemli çevresel ve sosyal etkisi olacağını belirten Rızvanoğlu, “Zeytin, binlerce yıllık bir üretim kültürü ve biz burada bir zeytinden bahsederken aslında zeytinin yerini değiştirdiğiniz sadece ağacı da değiştirmiyoruz. Biz oradaki köyü, üretim yapısını, ekosistemi yani oradaki yöre halkını, buradaki birçok arkadaşımızı çevre sürgününe zorluyoruz. Yani bunun adı bir sürgün, adı da çevre sürgünü, üzülerek söylüyorum. 40’a yakın köy bu sürgüne uğrayacak, köyler üretimden koparılacak, 1939 yasasına değinmiyorum bile zaten kararlar çok net, Danıştay çok net bu konuda.” dedi.
“Bu serbest piyasa değil, imtiyaz rejimi”
Rızvanoğlu enerji planlamasının yapılan şekliyle uygun olmadığını belirterek “Enerji planlamasının böyle doğru olduğunu düşünmüyoruz, böyle bir kapitalizm anlayışı da olamaz, üzülerek söylüyorum. Bu teklif, serbest piyasa düzeni değil, kişilere özel çıkar sağlayan bir imtiyaz yasasıdır. Bunu çıkartırsak da Türkiye için çok sakıncalı sonuçlar olacağını ve bunun bir enerji reformu değil, ayrıca da bir ruhsat rejimi olduğunu söylüyorum.” Görüşünü belirtti.
“Türkiye’yi parsel parsel ruhsatlama teklifi”
“Türkiye’yi parsel parsel ruhsatlama teklifidir bu. Şimdi, hepimiz biliyoruz, gerçek bir kamu yararı nedir? Bu gerçek kamu yararı sadece birkaç şirketin değil bütün bir toplumun yararı demektir ama bu aynı zamanda su demektir, gıda demektir, orman demektir, temiz hava demektir, üretim hakkı demektir, sağlıklı çevre demektir” ifadesini kullanan Evrim Rızvanoğlu, teklifin bilimsel bir planlamaya dayanmadığını, halkın sürece dahil edilmediğini ve sadece süratle ruhsat vb. işlemlerle belli şirketlere ayrıcalık sağlandığını vurguladı.