Bu iki ikonik ve turistik bölgenin rehbere dahil olması, Türkiye’nin zengin ve heyecan verici bir gastronomi destinasyonu olduğunu da kanıtlıyor.
Michelin Rehberi Uluslararası Direktörü Gwendal Poullennec bu özel gece öncesi konuştu ve şöyle dedi; “Geçen yıl İstanbul’a yaptıkları ilk ziyaretlerden sonra müfettişlerimiz, yol haritalarına İzmir ve Bodrum’u dahil etmekten oldukça memnunlar. Bu iki lokasyon sadece kültürel ve turistik açıdan unutulmaz ve benzersiz deneyimler sunmakla kalmıyor, aynı zamanda keşfedilmeyi hak eden bir mutfak kültürüne de sahip. İzmir ve çevresi, yöresel kültürü ön plana çıkaran ve çoğu genç şefin üst düzey gastronomik yeteneklerini sergileyebildiği heyecan verici restoranlara sahipken Bodrum, geleneksel ve ulaşımı kolay olacak şekilde şehir merkezinde yer alan restoranların yanında lüks tatil köylerindeki inovatif konseptler sunan restoranlarıyla da parlıyor. Bu iki yeni bölgeyi Michelin Rehberi ailesine dahil ederek, Türkiye’nin asla kaçırılmaması gereken bir gastronomi destinasyonu olduğu mesajını dünyaya yaymayı gönülden arzuluyoruz.”
Bir restoranın, bir işletmenin iyi olduğunu kanıtlamak için elbette Michelin yıldızına ihtiyacı yok.
En azından benim için öyle…
Ama bu listeyi takip eden milyonlar olduğunu da unutmamak gerekir.
İzmir ve Bodrum gastronomide yeni bir döneme giriyor.
Takipteyiz…
Beş önemli kriteri
dikkate alıyorlar
SEKTÖRÜN eski profesyonellerini barındıran ve şimdilerde Michelin Grubu’nun tam zamanlı çalışanı olan gizli ve bağımsız Michelin müfettişleri tarafından uygulanan bu metodoloji, sadece sunulan tabağın kalitesine odaklanır ve 5 kritere göre değerlendirme yapıyor. Ürünlerin kalitesi; pişirme tekniklerine hakimiyet, lezzetlerin uyumu, şefin kişiliğinin yemek deneyimine yansıması, hem ziyaretler arasında hem de menü genelinde tutarlılık…
9 Kasım’da İzmir ve Bodrum’dan çok sayıda mekanın ve şefin yıldız alacağından eminim…