Deniz Kurt: Neden böyleyiz?

Gastronomik olarak yüzyıllara dayanan derin bir kültürümüz, süper lezzetli yemeklerimiz olmasına rağmen neden bir mahalle lokantasına gittiğimizde dondurulmuş deniz ürünleri, hazır patates kızartmaları, paket soslar, kupkuru çiftlik balıkları, ekşimiş tarator sosları yiyoruz? Neden ama neden böyleyiz!

deniz kurt 6 eylül haftalık

Eminim herkes bu konuyu ekonomiye bağlayacak. Hayır kardeşim ben buna inanmıyorum. Yeme içme dünyasında yaşadığım kötü tecrübelerin enflasyonla bir ilgisi yok. Bu tamamen, kültürel olarak zepzengin olmamıza rağmen kafaların fakir ve kısır kalışı. Güzel yemekler yapmıyoruz, yapamıyoruz. Kültürümüzde yok derler ya, var ama yok! Bunu bünyem kabul edemiyor.

Geçenlerde Turyid başkanı ve arkadaşımız Kaya Demirer’in Instagram’da bir röportajına denk geldim. Kendisi, insanların Yunan adalarına gidip orada yedikleri yemeklerin fiyatını Türkiye’deki lüks restoranlarda yenilen yemeklerin fiyatlarıyla kıyaslamanın adaletli olmadığını belirtiyordu. Doğru. Bu açıdan bakarsak kesinlikle doğru. Ancak bakacağımız açı eğer lezzet ile ilgili ise, burada fikren ayrışıyoruz. Çünkü lüks restoranlara atmosfer için gidiyorsanız bu kıyaslama doğru olmuyor evet. Yunan adalarındaki tahta sandalyeli restoran ile İstanbul’un ya da Bodrum’un dekorasyonu milyonlara mal olan restoranlarında eller havaya yaparken ödediğimiz rakam aynı olamaz. Ancak yemek kalitesi ve lezzeti açısından kıyaslıyorsak, kendi adıma şunu söyleyebilirim ki ben bir restorana avizeyi yemeye gitmiyorum. Atmosferin lüksü kadar yemeğin kalitesi benim için esas mesele. Hatta yemeğin kalitesi iyi değil ise neyleyim öyle müziği, avizeyi, koltuğu.

Bense size Türkiye’deki lüks bir restoran ile Yunan adasındaki tahta sandalyeli restoranı kıyaslamayacağım. Ben size Türkiye’deki tahta sandalyeli restoranlardan bahsedeceğim. Misal vererek devam edersem daha iyi anlatabilirim.

Geçenlerde Kaş’a geldim, dalış yapmaya. Tüplü dalışın Türkiye’deki en iyi merkezi Kaş’tır, dediler. Doğruluğunu Bougainville Dive Center kanıtladı. Çok profesyonel ve güzel dalış günleri geçirdim Kaş’ta. Ancak yemek konusunda bu kadar şanslı değildim.

Canımın balık çektiği bir gün bana sahildeki balıkçılardan birini tavsiye ettiler. Öğlen vaktiydi. Lüks bir mekân değildi. Bir kızartma kalamar, bir de çupra söyledim. Çupranın çiftlik olacağını tabii ki biliyordum ama yine de ümitsiz değildim pişme kalitesi anlamında. Ne de olsa yerel, tatlı bir balıkçı idi, tahta sandalyeleri ile yıllardır orada olan.

İlk olarak kalamar geldi. Dondurulmuş halka kalamar! ‘Ama bu donuk’ dedim. Yok, taze, dediler. Dalga mı geçiyorlar, diye düşünmeden edemiyorsunuz çünkü dev halkaları ile alenen donuk bir kalamar olması bir yana, panelediği malzeme de hazırdı, yani kalamarı onlar paneleyip kızgın yağa atmamışlar. Hazır panelenmiş paketli donuk kalamar satın almışlar. Porsiyonu 650 TL idi ve içinde dört adet halka kalamar vardı. Evet dört adet! Taze değil bu şaka mı yapıyorsunuz, dememe rağmen taze olduğunda ısrar etti garson. Ne yazık ki yedikten sonra mekânın sahibi gelip ‘Ama baştan söylemeliydiniz taze istediğinizi, onlar daha pahalı’ dedi. Yani bir taze seçeneğimiz varmış ama gökten vahiy inip de aklınıza sormak gelmiyorsa size donuk ve hazır panelenmiş kalamarı dayıyorlarmış. Ben bu konuşmadan da o servisten de ancak bunu anladım. Zaten dört parçası 650 TL olan şeyin acaba tazesi ve daha pahalısı ne kadar olurdu. 1000 TL desek, 20 Euro ediyor. İtalya’da 20 Euro’ya aşağıda fotoğrafını gördüğünüz tabağı yersiniz 2-3 kişi olarak.

İtalya karışık kızarmış deniz ürünleri

Gelelim Çupra’ya. Üzerine çupra tabağı geldi. Yanında yine donuktan kızartılmış patatesler ve kötü bir yeşillik kombinasyonu ile. Balık ızgara ve kupkuru! Bu sefer de balığın kuru olduğunu belirttim. Ne duysam beğenirsiniz: ‘Ama söylemeliydiniz içi sulu pişsin diye!’ dediler. Yani et gibi -az pişmiş, çok pişmiş, orta pişmiş- gibi söylememiz mi lazım balığı, diye dalga geçtim. Papağan gibi aynı lafı tekrarlıyordu mekân sahibi. Sulu pişsin diye söylemezsek kuru getiriyorlarmış, müşteri öyle seviyormuş. Kocaman bir şakanın içinde olduğumu düşünerek iğrenç bir öğle yemeğine sanırım 1500 TL civarı bir para ödeyip oradan kalktım.

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

KFC, iskenderci ile geri dönüyor

Ünlü fast good markası KFC'nin Türkiye'deki yeni işletmecisi HD...

ÇKS’de çiftçi artık odanın ellerinde

Devlet kendi ülkesindeki çiftçiyi ne kadar önemsediğini gösterdi. Anlaşılan...

Devlet Bütçesi Büyüyor, Tarım Payı Küçülüyor: İşte OVP’nin Tarım Gerçeği

Ülke ekonomisinin önümüzdeki dönemde nasıl bir yol izleyeceğini gösteren...

Ankara’da gıda skandalı! Üç işletmenin faaliyeti durduruldu

https://youtu.be/LiCagaqtQgY?feature=shared Ankara Akyurt’ta köfte üretimi yapan 3 işletmeye operasyon düzenlendi....