İtalyan mutfağının büyüleyici dünyasında dolaşırken ‘filetto alla Rossini’ ile tanışanlar için artık geri dönüş olmayabilir. Çünkü bu lezzetli yemeğin her lokması, sadece bir tat deneyimi değil, aynı zamanda bir tutku ve zevk serüvenidir. Bir tabağın üzerinde bir araya gelen nefis malzemeler, İtalyan mutfağının kalbine yolculuk yapmanıza olanak tanır.
Mutfağımızın başyapıtlarından ‘filetto alla Rossini’ adını ünlü besteci Gioachino Rossini’den alır. İşte bu noktada, yemeğin adının ünlü bir besteciye atfedilmesi, lezzet ve tutku arasında kurulan bağ, bize İtalyan kültürünün ne kadar zengin ve duygusal olduğunu gösterir.
Hikâyesi, yemeğin Paris’teki lüks restoranlarda popülerlik kazandığı 19’uncu yüzyılın başlarına dayanır. Gioachino Rossini, o dönemde Avrupa’nın en tanınmış bestecilerinden biriydi ve Paris’te büyük bir üne sahipti. Paris’in lüks restoranlarında sık sık yemek yer ve zevkine düşkün, gurme biri olarak tanınırdı. Bir gün Rossini’nin favori restoranlarından birinde şefin yanına giderek istediği lezzeti anlatması şefe ilham oldu. Şef kaliteli bir dana filetoyu bol tereyağında kızartılmış kaz ciğeri ve trüf mantarlarıyla birleştirdi. Sonuç, bir lezzet şöleniydi ve tam Rossini’nin damak zevkine hitap ediyordu. Şef bu yemeği ‘filetto alla Rossini’ olarak adlandırdı ve bu isim hızla popülerlik kazandı. Rossini’nin ününün etkisiyle, bu yemek kısa sürede Paris’in en gözde lezzetlerinden biri haline geldi ve daha sonra dünya çapında ünlendi. Bugün, filetto alla Rossini, İtalyan mutfağının incilerinden biri olarak kabul edilir ve Gioachino Rossini’nin adıyla ölümsüzleşir.