Öncelikle sömürgeci bütün ülkelere karşı tarihi bir zafer, ezilen ülkelere başkaldırı için bir umut olan şanlı Cumhuriyetimizi kuran ve bizlere emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile birlikte, bugüne kadar bu vatan için hayatlarını vermiş bütün şehitlerimizi rahmetle, saygıyla ve minnet ile anıyorum.
Bir asır önce birlik ve beraberlik içinde aynı safta buluşan vatandaşlarımızın emaneti Cumhuriyetimize, bugün de aynı sevgi ve bağlılıkla sahip çıkmak bir namus davası ve vatan borcudur. Emanete ne kadar sahip çıktığımızı görmek için; yüzüncü yılında ülkenin geldiği seviyeye bakmak yeterlidir. Hepimizin ortak değeri olan cumhuriyet ve ülke hakkında herkes kendine göre maddi, manevi, siyasi bir takım yorumlarda bulunabilir. Ama geçmişten bugüne akılla ve vicdanla somut değerlendirmeler yapabilmek ve buna göre gelecek için doğru hedefler koyabilmek ancak insanın kendi uzmanlık konusuyla sınırlıdır. Bu durumda bize düşen, “kendi uzmanlık alanımız tarımda neydik, ne olduk, ne olabilirdik, böyle giderse ne olacağız” sorularının cevaplarını aramak olacaktır.
Binlerce yıl önce tarıma dayalı medeniyetin ilk kez başladığı topraklara, bin yıl önce kıtlık sebebiyle gelmiş ve yurt edinmişiz. Kadim bir tarım kültürüne sahip çiftçi yurttaşlarımızın ülkemize derin bağlılıkları sayesinde bugünlere gelebilmişiz. Emeği ve canıyla milleti hem doyuran, hem de koruyan fedakar ve cefakar bu insanlara Büyük Önder boşuna, “milletin efendisi” dememiş. Bu sözü ile yüzlerce yıldır sömürülen çiftçileri millete, milletin bağımsızlığının teminatı tarımı da üreten çiftçiye emanet etmiş.
Saltanatın ve Hilafetin onlarca yıldır geri bıraktığı ve devamında yok ettiği devletin; Cumhuriyetin ilanı ile yeniden kuruluş yıllarındaki büyük yokluklar ve zorluklara rağmen çağdaş, modern tarım teknikleri ve teknolojileri ülkeye getirilmiş. Bir yandan üretimi arttıran, diğer yandan tarım sanayi ilişkisini oluşturan dev yatırımlar yapılmış. Anlatsak sayfalar dolusu hepimizin bildiği mucizeler başarılmış. Tarım kredi ve satış kooperatifleri, şeker sanayi ve Pankobirlik, Sümerbank gibi dev holdingler çiftçinin ve emekçinin malı olarak kurulmuş. O dönemin imkânsızlıkları içinde Atatürk Orman Çiftliği örnek olmuş, ziraat ve veteriner fakülteleri açılmış, tarım işletmeleri kurulmuş. Sonuç olarak birim alandan ve hayvandan alınan verim miktarlarımız birkaç misli arttırılmış. Yıllar içinde gıda üretim potansiyeli olarak, bırakın nüfusumuzu bölge ülkelerini bile besleyebilecek güce ulaşılmış. Çiftçilerimiz o zamanlar yapılan yatırımlar sayesinde dünya tarımsalda üretim sıralamasında ön sıralara yükselmiş. Bugün de ülke tarımı dünya devleri arasında yer almaya devam ediyor. Dünyada tarımsal üretimde 12. ve AB’nde ise 1. sıradayız. Tarımsal ekonomi büyüklüğü bakımından ise dünyada 7. büyüklükteyiz.