18 gazeteye tam sayfa ilan verebilecek kadar parası olan işçilerin neden bu kadar zorlu bir işte çalıştığını sormayalım. Çünkü seviyor olabilirler. Yok eğer bu ilanı çalışanlar adına YK Enerji şirketi verdiyse o zaman soru değişir: Neden insanları bu kadar kolay aptal yerine koyuyorlar?
Devlet dili diye bir gerçeklik var. Mesela Muğla Valiliği, Akbelen ormanındaki direniş dolayısıyla yaptığı açıklamada, on binlerce ağacın acımasızca ve günler süren kesimini “Yapılması gereken işlemler için Orman Genel Müdürlüğü tarafından başlatılan çalışmalar” diye niteledi. Açıklamaya göre “çalışmalar” sona ermişti. Dolayısıyla o metni okuyan herkes, sona eren “çalışmalar”ın ağaç kesimi olduğunu anladı, dolayısıyla ağaç kesiminin bittiğini düşündü. “Çalışmalar”ın sona falan ermediği de dün sabah yeniden başlayan ağaç kesimiyle ortaya çıktı.
Aynı açıklamada “Muğla Valiliği, Yeniköy Kemerköy termik santralları için şirketin uhdesinde bulunan sahaya, elektrik üretiminde kullanılmak üzere ilave kömür madeni işletme izni verilmiştir” de dedi. “Uhde” sorumluluk demek. Valilik, “Limak ile İçtaş şirketlerinin kurduğu ortak şirketin sorumluluğunda bulunan saha” dese daha açık ve anlaşılır olacak mesela ama demiyor. Devlet, yetkisini, hakkını ne kadar devrederse devretsin, ne kadar devasa ihaleler verirse versin şirket ismi anmaz çünkü! Sürekli bir edilgen fiil hâli: Yapılmıştır, edilmiştir, verilmiştir. Çünkü sorunların ve sorumlulukların biraz da dil ile örtülüp perdelendiğini en iyi devlet bilir. Mesele uzatılırsa köylü kadınların tartaklanması, gazetecilerin gözüne gaz sıkılması, kameraların kırılması, şarj kablolarının koparılmasını da açıklamak gerekir, bu hiç olmaz.
YK işçileri aralarında kaçar TL topladı?
Peki devlet dili gerçekliği var da şirket dili gerçekliği yok mu? Hem de alası var. Üç gün önce “YK emekçileri”nin gazetelere verdiği tam sayfa ilanlarda, benim kuşağımın iyi hatırlayacağı Kemalettin Tuğcu romanlarındaki acıklı dili hatırlatan bir üslup benimsenmişti. “Evimize ekmek götürmek, ailelerimize bakmak için gece gündüz demeden çalışan enerji ve maden işçilerimiz” diye başlanmış. Sonra hızlarını alamayıp eski zamanlardaki sendikal mücadele dilini hatırlatan bir cümle kurulmuştu: Ülkemizin enerjisine enerji katmak için yeraltı zenginliklerimizi değere dönüştüren ülkemizin dört bir yanını aydınlatan eller, alınteri falan filan…
Faruk Bildirici‘nin tespitine göre ağaçların kesilmesini savunmak için hazırlanan (ve işçi dili giydirilmiş) ilanın verildiği gazete sayısı 18’di: Sözcü, Akşam, Aydınlık, Diriliş Postası, Hürriyet, Korkusuz, Milat, Milli Gazete, Milliyet, Posta, Sabah, Takvim, Türkgün, Türkiye, Yeni Akit, Yeni Asır, Yeni Birlik, Yeni Çağ.