İktidarın tarım politikaları, hasat zamanı çiftçinin mağduriyetini katladı. Alım fiyatları maliyetleri dahi karşılamıyor. Ürünler ya sıcaktan bozuluyor ya da fiyat düşüklüğünden zarar ettiriyor. Çiftçinin girdi maliyetleri bir yılda neredeyse iki katına çıktı. Yıl boyunca tarla ve bahçelerde harcadıkları emeğin karşılığını alamayan çiftçiler, tüccara ve bankalara mahkûm ediliyor.
Türkiye’nin dört bir yanında çiftçiler, artan girdi maliyetlerine rağmen düşük kalan alım fiyatlarına tepkili. Pek çok ürün için tarlalarda hasat zamanı çiftçinin isyanıyla geçiyor. Mazot, gübre, yem ve işçilik maliyetleri artsa da çiftçiler, ürünlerini bekledikleri fiyattan satamıyor.
İklim krizinin etkisiyle artan kuraklık da çiftçilerin yaşadığı zorlukların katlanmasına sebep oluyor. Buğday, çay, fındık, karpuz, soğan, kayısı gibi tarım ürünlerinde çiftçiler, maliyetlerini dahi karşılayamıyor.
ÇİFTÇİ HEM BORÇLU HEM ALACAKLI
İktidarın tarım politikaları çiftçiyi bankalara borçlu hale getirirken, gereken teşviği alamayan çiftçi de iktidardan alacaklı hale geldi. CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, çiftçilerin bankalara olan borçları ve ödenmeyen teşviklerle ilgili açıklamalarda bulundu. Gürer, çiftçilerin bankalara toplamda 699 milyar TL borcu bulunduğunu hatırlattı. Buna karşılık çiftçilerin son 10 yılda devletten alamadığı teşvik tutarı ise 808,5 milyar liraya ulaştı. Tarım Kanunu’na göre teşviklerin belirlenmesi gerektiğinin altını çizen Gürer, “Tarım Kanunu’nda belirtilen şekilde gayrisafi millî hasılanın yüzde biri oranında bir destek verilmiş olsaydı, çiftçilere 808,5 milyar TL daha fazla ödeme yapılmış olacaktı. Bugün bu miktar, çiftçimizin bankalara olan borcundan daha fazladır” dedi. İktidarın tarım politikalarını eleştiren Gürer, “Çiftçilere toplam 1 trilyon 125 milyar TL ödeme yapılmalıydı. Bu süreçte çiftçilere toplamda sadece 316,8 milyar TL tarımsal destek ödemesi yapıldı. Çiftçiler bu durumdan dolayı 808,5 milyar TL AKP iktidarından alacaklıdır” diye konuştu.
GİRDİ ARTTI FİYAT AZALDI
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) düzenli olarak açıkladığı girdi maliyet değişimlerine göre çiftçi bu yıl gübreyi geçen yıla göre yarı yarıya, mazotu ise 2 katı daha pahalı aldı. Mayıs ayında yıllık artış amonyum sülfat gübresi için yüzde 56,4, ÜRE gübresi için yüzde 35,6, amonyum nitrat gübresi için yüzde 32,2 oldu. Mazot fiyatları ise yıllık yüzde 109 artarak en fazla artan girdi maliyeti oldu.
***
BUĞDAY
Buğday üreticileri de alım fiyatlarının Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından düşürülmesine tepkili. TMO ton başına alım fiyatlarını makarnalık buğday için 10 bin lira, ekmeklik buğday için 9 bin 250 lira, arpa için 7 bin 250 lira olarak açıkladı. Alım fiyatları 6 Haziran gecesi yalnızca internet sitesinden yapılan açıklama ile duyuruldu. Üstelik, TMO’nun randevu sisteminde yaşanan aksaklıklar nedeniyle çiftçi buğdayını Ofislere teslim edemedi. Hasat zamanını kaçırmak istemeyen çiftçi, düşük fiyatlardan alım yapan tüccarlara mecbur kaldı. Serbest piyasada makarnalık buğday için ton başına 8 bin 79 lira, ekmeklik buğday için ton başına 6 bin 982 lira, arpa için ise ton başına 5 bin 697 lira seviyesinde kazanabildi. Bekleyen çiftçiler ise yüksek depolama maliyetlerini karşılamak zorunda. TMO’nun buğday alımları için yaptığı ödemeleri bir buçuk aylık vade ile alabilen çiftçi ise serbest piyasaya mecbur bırakıldı. Market raflarında 30-45 liraya satılan aşurelik buğday, tarlada 8 liradan alıcı bulamadı. Ürününü satabilen çiftçi ise maliyetini dahi karşılamakta zorlanıyor.
ÇAY
Karadeniz’in en önemli tarım ürünlerinden çay ve fındıkta da üreticinin yüzü gülmedi. Tarım ve Orman Bakanlığı, bu yıl yaş çay alım fiyatını kilogram başına 17 lira olarak belirledi. Kilo başına 2 lira da destek açıklandı. Çay üreticisi, bu yıl alım fiyatının en az 30 lira olmasını beklerken sattığı her bir kilo çayda 11 lira zarar etti. ÇAYKUR’un alım kotası da üreticiyi bir kez daha mağdur etti. ÇAYKUR’un kota nedeniyle almadığı çaylar, serbest piyasada 10-13 liraya satıldı.