Çiçek üretimi yapan Queen Seracılık’ta çalışan ve çoğunluğunu kadınların oluşturduğu işçiler sendikal örgütlenmeye gidince tehditler başladı, konu yargıya taşındı.
Duyulmayanlar, görülmeyenler var bu ülkede… Öyle bir gündem var ki, bazı gündemleri ya örtüyor ya da kenara atıyor.
Gündem de malum…
Çözülmeyen kadim sorunların araçsallaştırılmasına bağlı olarak yürüyen siyasal kavga…
Bu akıntı hepimizi sürüklüyor, yazılarımızın konusunu belirliyor.
Oysa uzun zamandır işçilerin gündeminde sendikal örgütlenme meseleleri var.
Malum…
Anayasa’nın 51. maddesi bütün çalışanlara izin almaksızın sendika kurma hakkı veriyor. Üye olmak da bir hak, üyelikten çıkmak da…
Herkesin bildiği konu.
Sendikaya alerji ise tam gaz devam ediyor işverenler nezdinde. Siyasal iktidarlar da patronlar ‘üf’ olmasın derdinde.
Kimi sendikalar da siyasal parti gibi davranıp koltuk çıkarlarına göre üyelerini görmez. Görünmeyen işçiler de sendikalara yüz çevirir.
Bu döngü yıllardır devam ediyor.
Sendikaların “üretimden gelen gücü” ne kadar işlevsel bilmiyorum ama CHP lideri Özgür Özel’in “tüketimden gelen güç” çağrısını yaptığı 2 Nisan boykotunun sonuçlarını görmüştük.
Bu tartışmaya girmeden, tüketicilerin davranışlarında da etkili olan “fair trade” hareketlerinin uluslararası şirketlerin Türkiye’deki seracılık standartlarına etki etmediği açık.
Aldığınız herhangi bir çiçeğin arkasında kadın emeği olduğunu biliyor muydunuz?
Bir çiçek markası… Queen Türkiye…
Danimarkalı bir firma… 2012 yılından İzmir Dikili’de faaliyet gösteriyor. Çiçek seraları var. Bu seralarda ağırlıklı olarak kadınlar çalışıyor. Tıpkı sendikal hakları için mücadele eden Agrobay Seracılık’ta çalışan kadın işçiler gibi…
Yaklaşık 350 işçi, ki çoğunluğu kadınlar, Birleşik Tarım Orman İşçileri Sendikası (BTO-SEN) bünyesinde örgütleniyor.
Çalışma Bakanlığı sendikanın yetkili olduğunu 2024 Kasım ayında tespit ediyor. İşveren yetki tespitine itiraz ediyor.
Sonrasında konu toplum iş sözleşmesine kadar geliyor. 30 madde üzerinde anlaşma tutanak altına alınıyor.
Buraya süreç yasal sınırlar çerçevesinde ilerliyor.
Ancak iddiaya göre işveren “sabah ara paydosunda işçilere 1 adet poğaça/simit verilmesi” önerisine karşı çıkıyor.
Sendikaya göre işverenin bu tutumu işi yokuşa sürmek için bahane ve ibretlik bir örnek.
TİS görüşmeleri ücret zammında tıkanıyor.