Dünyanın en saygın üniversitelerinden MIT, gezegenin en büyük çevre ve sağlık sorunu olan plastik meselesini kapağına taşıdı. Verilere göre bugüne kadar 11 milyar tonluk üretimle okyanusları bile plastiğe boğan insanlık, 2050’ye kadar bu rakamı üçe katlayacak.
Plastik hayatımızın her yerinde. Çünkü üretip kullanmak çok ucuz ve inanılmaz kârlı. Ama bunun bedelini hepimiz ödüyoruz. Bugüne kadar insanlar yaklaşık 11 milyar ton plastik üretti. Bu miktar 2020 tarihli Nature dergisinde yayınlanan bir çalışmaya göre, hem kara hem de deniz canlılarının tüm ağırlığından daha fazla. Plastik üretimi her yıl azalmak bir yana dursun düzenli olarak yükselmeye devam ediyor.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı’na göre halen üretilen yıllık 430 milyon ton plastik, tüm insanların ağırlığını önemli ölçüde aşan bir miktar. Bu toplamın üçte biri tek kullanımlık plastik biçiminde. Yani saniyeler, dakikalar içinde atılan ürünler. Örneğin ambalaj için kullanılan plastiklerin yüzde 95’i tek kullanımdan sonra atılıyor. (Tüm plastiklerin dörtte birinden biraz fazlası ambalaj için kullanılıyor.) McKinsey raporuna göre bunun ekonomide yarattığı kayıp 120 milyar dolar. Atılmayı bırakın, bu ambalajların üçte biri toplanmıyor ve okyanus gibi hayati doğal sistemlerin verimliliğini azaltarak daha da büyük ekonomik ve sağlık maliyeti yaratıyor. Rapor bu maliyetin en az 40 milyar dolar olduğunu belirtiyor, ki bu miktar ambalaj endüstrisinin “kâr havuzu”nu da aşıyor.
Kan, akciğer, süt, sebze, meyve…
Yeniden kullanılmayan veya geri dönüştürülmeyen tüm plastikler kimyasal olarak çözülmüyor. Dünyamızın bir parçası haline gelerek parçalara bölünerek beş milimetreden dahi küçük mikro parçalara ayrılıyor. Nitekim son birkaç yılda bilim insanları okyanusun en ücra köşelerinde, karda, yağmurda, insan kanında, kolon, akciğer, damarlar, anne sütü, plasenta ve fetüslerde önemli miktarlarda mikroplastik buldu.