Görüntüsü soğuk kış günlerinde âdeta güneş gibi parlar, sıcak diyarların egzotik meyvelerini hatırlatır. İlginç bir meyvedir Trabzon hurması.
Solgun kış güneşi ışığında duru masmavi gökyüzü fonunda Trabzon hurması ağacı kadar heyecan verici bir görüntüye az rastlanır. Trabzon hurması kış zamanı hâlâ dalında kalır. Bir türlü kendini yeryüzü çekimine bırakmaz. Yapraklarını dökmüş kara kuru dallara asılı bir fener gibi ışıldar, kış güneşinde ampul gibi parlar, çıplak dallara asılı durur.
Lezzet olarak da ilginç bir yapı sergileyen Trabzon hurması, yaz meyvelerinin olgun ballı tadını taşıyan tek kış meyvesidir belki de. Güneşle lezzetlenmiş bir şeftali gibi ya da egzotik diyarların meyveleri misali bir tadı var. Aslında Çin menşeli kabul edilen bu meyve, ılıman yerlerde kendini mutlu hissediyor. Trabzon iklimini çok sevdiği için adını oradan almış. Ama örneğin Antalya’da da çok güzel yetişiyor, yerli meyvelerden biri kabul ediliyor. Ancak yerli adının Trabzon ile alakası bile yok. Pazarlarda amme adıyla satılıyor. Ama hurma benzetmesi pek çok dilde ve ülkede yapılmış. Tam olgunlaştığında hem dokusu yumuşuyor, âdeta pelte gibi bir kıvam alıyor, kaşıkla en alasından hazır bir tatlı gibi, pelte ya da puding gibi yenebiliyor. Meyvenin tadı bal gibi ya da hurma gibi tatlanıyor. Aslında bu meyvenin pek çok cinsi tam anlamıyla olgunlaşıp tatlanmadan asla yenmiyor. Daha doğrusu eskiden asla yenemezdi. Çünkü ağzı dalayan, deyim yerimdeyse damağı tarumar eden, dili bumburuşuk yapan buruk bir yapısı olurdu. Bir kez ham Trabzon hurması yemeğe kalkarsanız bir daha meyveye elinizi dahi sürmezdiniz. Ya da ancak elinizle olgunluğunu yoklayıp, etinin iyice yumuşayıp yumuşamadığını kontrol etmeden yemezdiniz. Burukluktan bal tadına geçmesi sabırla beklenirdi. Ama türler çeşitlendi, artık pek çok Trabzon hurması elma gibi hatır hutur yenilebiliyor.
Cennet meyvesi
Trabzon hurmasına dünyanın dört bir yanında pek çok farklı isim verilmiş. Latince adı Diospyros kaki. Dio, Tanrı demek. Bir anlamda Tanrı tohumu ya da meyvesi anlamı taşıyor. Belki de bu yüzden İzmir’de de cennet meyvesi derler. Zaman zaman cennet hurması yakıştırması yapılıyor. Latince kökünden kaynaklanan ‘Kaki’ adı da oldukça yaygın. Her ne kadar meyvenin menşei Çin, Kore ve Japonya gibi Uzak Doğu coğrafyasını işaret etse de Amerika kıtasının keşfinde kâşiflerin ilgisi çeken yerli meyvelerden biri olmuş. Bugün İngilizce başta olmak üzere pek çok dilde kullanılan ‘persimmon’ adı buradan geliyor. Amerika’da yerli Algonquin kabile reisinin kızı Pocahontas’ın hazin öyküsünü yazan John Smith, Kızılderili yerlilerin olgunlaşıp yere düşünce yedikleri meyveyi anlatmadan edememiş. “Hamken yerseniz ağzınızın içi işkenceye maruz kalır ama olgun olanı en âlâ kayısı gibidir!” diye yazmış. Persimmon adı ise yerlilerin Algonquin dilindeki adının İngilizceye uyarlanmasından kaynaklanıyor. Belli ki Pocahontas’ın memleketinin sevgili meyvesi de hamken yenmeyen türdenmiş.