Dünyamız üç büyük sorun yaşıyor. 1. Aşırı yoksulluk 2. Eşitsizlik ve adaletsizlik 3. Küresel iklim değişikliği. Bu sorunları 2030 yılına kadar çözmek için 2015 yılında Birleşmiş Milletler 17 Küresel Amaç üzerinde uzlaştı. Bu amaçlardan biri olan “İklim Eylemi” tüm ülkeleri, şirketleri, yerel yönetimleri, eğitim kurumlarını, STK’ları ve bireyleri “iklim değişikliği ve etkileri ile mücadele için acilen eyleme geçmeye” çağırdı.
Eyleme geçmek için önce konunun iyice kavranması gerekiyor. İşte bu nedenle alt amaçlardan biri “iklim değişikliğiyle mücadele için bilgi ve kapasitenin geliştirilmesi” olarak belirlenmişti.
Türkiye’de toplum iklim krizinin ne kadar farkında?
Türkiye İklim Krizi Algısı Araştırması 2024
Yuvam Dünya Derneği Türkiye İklim Krizi Algısı Araştırması 2024 sonuçlarına göre, Türkiye iklim krizinin farkında. Konda iş birliği, Innovance desteği ile gerçekleştirilen araştırmada toplumun iklim değişikliği bilgi seviyesi, görüşleri ve davranışları incelendi.
Toplum “iklim krizi” denildiğinde ne anlıyor? Sebepleri ve olası sonuçları hakkında neler biliyor? Yaşamsal sorunlarımız ile ikim krizinin bağlantısını ne kadar kurabiliyor?
Derneğin Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mine Durusu Tanrıöver şunları söylüyor: “Araştırma sonuçlarına göre hava kirliliği, orman yangını, sel, kuraklık gibi afetlerin iklim krizi ile yüksek oranda ilişkilendirildiğini, ancak biyoçeşitlilik kaybı, salgın hastalıklar, su ve gıdaya erişimin zorlaşması ve göç konularının geride kaldığını görüyoruz. Bu da gezegensel sağlık kapsamındaki kavram, değer ve ilişkilerin toplumda henüz yeterince karşılık bulmadığına işaret ediyor.”
Araştırmaya göre iklim krizi algısı artıyor ancak derneğin Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Levent Kurnaz diyor ki: Başarıyı kendimize bağlamaktansa doğaya bağlamak çok daha akılcı bir tutum olur. Çünkü doğa bize, iklimi değiştirerek nelere sebep olduğumuzu daha sert biçimde anlatmaya başladı. Bu kadar ciddi işaretler karşısında bile ‘iklim hep böyleydi, değişen bir şey yok’ diyebilmek artık oldukça güç.