Büyümede 2023 yılının verileri açıklandı ve tahmin edildiği gibi bir performans sergilendiği görüldü.
Türkiye ekonomisi geçen yılın son çeyreğinde yüzde 4, yılın tümünde ise yüzde 4.5 büyüdü.
GSYH’ye üretim cephesinden bakıldığında dikkati çeken birkaç yön var. Üstelik yalnızca 2023’e değil, son yirmi yıla, genel eğilimin seyrine bakınca çarpıcı gelişmeler olduğu dikkati çekiyor.
TÜİK’in 2009 yılını baz alarak oluşturduğu iktisadi faaliyet kollarına göre sabit fiyatlarla hacim endeksinin ortaya koyduğu en çarpıcı gelişme, tarım sektörünün yıldan yıla eriyor olması…
Tarım sektörü yirmi yıl önce sektörler toplamı itibarıyla GSYH içinde yüzde 9.5 paya sahipken, bu oran geçen yıl ilk kez yüzde 6’nın altına indi. Tarımın geçen yılki payı yüzde 5.9 oldu. Zaten tarım sektörü geçen yıl büyüme şöyle dursun yüzde 0.2 oranında küçüldü.
Diğer sektörlere arkadan bakıyor!
2004-2023 verileri, tam yirmi yıl olmuş ve tarımdaki toplam büyüme diğer sektörlerin çok gerisinde kalmış.
Yirmi yılda tarımdaki reel büyüme yüzde 60 düzeyinde. Oysa bu yirmi yılda inşaatta yüzde 145, sanayide yüzde 169, hizmetlerde yüzde 181, diğer sektörlerde ise (toplam olarak) yüzde 161 büyüme kaydedilmiş. Tarım, bu sektörlerdeki büyümeyi adeta boynu bükük seyretmiş!
Tarımı böylesine ihmal edelim; sonra da gıda maddelerinin fiyatı niye bu kadar artıyor, niye yıllar yılı kendimiz üretiyorken bazı ürünleri ithal eder duruma geldik diye sorup duralım.
Zaten ilkokul yıllarında öğrendiğimiz “Dünyada tarımda kendi kendine yeten yedi ülkeden biri olma” özelliğimizi çoktan yitirdiğimizi biliyoruz da bu gerçeğin böylesine somut verilerle ortaya konulması daha bir çarpıcı oluyor.