Ülkemizde buğday, arpa, pirinç, pamuk, çay, fındık, patates hülasa tarım üreticisi hep dertli. Ortak paydaları ise ‘ürünümüz para etmiyor, emeğimizin karşılığını alamıyoruz, maliyetler her yıl artıyor ama ürün fiyatlarımız artmıyor, ürünlerimiz yabancı ürünlere kurban ediliyor, devlet bizi korumuyor’ vs. şeklinde.
Çaya bakalım
Çaydaki ‘dem’ kavramı siyasete kaymış durumda. Artık çayda bırak demi tat bile kalmadı.
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde % 70’i Rize’de olmak üzere yaklaşık 800 bin dekar alanda yılda ortalama 1.400 bin ton civarında çay üretimi gerçekleştiriliyor. Yaklaşık 205 bin üretici bu sektörde varlık mücadelesi vermeye çalışıyor.
Özellikle son 10 yıldır Sayın Erdoğan’ın memleketi olan Rize başta üzere çay üreticisi ses yükseltiyor. Açıklanan çay alım fiyatlarına isyan ediyor. Kendilerinin ‘çay mafyasına’ (özel sektöre) kurban edildiklerini dile getiriyorlar.
İstekleri de var
Kota ve kontenjan uygulamasının kaldırılmasını istiyorlar.
Yaş çay alım fiyatlarının gerçek enflasyon oranlarına uygun belirlenmesi, bekliyorlar.
Çay Kanunu’nun üreticiyi koruyacak şekilde yeniden düzenlenmesi, talep ediyorlar.
İşçi sorununa ve teknoloji kullanımı için destek istiyorlar.
Özel sektörün düşük fiyatla çay alımlarına karşı devlet müdahalesini bekliyorlar.
Dinleyen var mı? Tabiki yok. Bu yılda öyle oldu!
Tarım ve Orman Bakanlığı,
“2024 yılında yaş çay rekoltesi 1 milyon 430 bin ton olarak gerçekleşmiştir.
ÇAYKUR 2024 yılında 49 yaş çay fabrikasında 783 bin ton yaş çay aldı.
Bu yıl da ortalama aynı miktarda alım yapmayı hedeflemektedir.
2024 yılında 19 TL olan yaş çay bedeli 2025 yılı için 25,44 TL olarak belirlenmiştir” dedi.
Yani üretime yine e kota var. Yine enflasyonun altında fiyat var.
Bakanlık bir uyardı
Tarım ve Orman Bakanlığı yaptığı açıklamada: ÇAYKUR, yaş çay üreticilerini özel sektör işletmelerinin fırsatçılığına karşı uyardı. Üreticilere, ÇAYKUR’un alım güvencesinin altında oldukları hatırlatıldı ve acele edilmemesi gerektiği vurgulandı’.
Hem ürünün hepsini almıyorsun hem de fırsatçılara karşı uyarıyorsun! Yani benim istediği kadar üret mi, diyorsun? Sahi devletin olduğu yerde fırsatçılar nasıl peydahlanabiliyor? Bu karaborsacılık değil midir? Devlet, kendi vatandaşını karaborsacının insafına bırakır mı?