Neredeyse çeyrek asırdır hatasını, yanlışını asla kabul etmeyen, eleştirileri tehdit olarak algılayan, devlet ve milletin sorunlarına çözüm üretmek yerine mazeret üreten ve hala geleceğe mesajlar gönderen bir siyasi anlayış, ülkemizi yönetiyor.
Öyle bir anlayış ki rakamları hatta yakın tarihi bile inkar ediyor. Bugünkü konum tarım ve hayvancılık. Sorunumuz bugün değil 20 yıldır artarak devam ediyor.
Özellikle AB’ye attıkları imzadan sonra, ‘tarımı bitiriyorsunuz, Türkiye’yi batılı çiftçilerin ürünlerinin pazarı haline getiriyorsunuz, tarım stratejik başlıktır, silahsız savaşabilirsiniz ama aç savaşamazsınız’ gibi nice vurgular üzerinden konunun önemini ve gelen tehlikeyi anlattık, çözümü ortaya koyduk.
İnkar ettiler! Başarılarını sıraladılar. Sonuç: Tarımda kendi kendine yetebilen bir ülkeyi, 120 ülkeden 132 çeşit gıda ürünü ithal eden bir ülke konumuna getirdiler.
Canlı hayvan ve et ithalatı
Çok değil 30 yıl önce bu ülkede bir kişiye, ‘Amerika’dan, Avrupa’dan et, hayvan getirip, satacağım’ deseydiniz, size, ‘hadi oradan’ çekilir. Kafirin beslediği, kafirin kestiğini bu millete mi yedireceksin’ diye kınanırdın.
Ama elinden Kuran’ı, dilinden hadisi eksik etmeyenler bunu da yaptı ve bu millete, ne ile beslendiği, nasıl kesildiği bilinmeyen hayvanları yedirdiler.
1984’te bu topraklarda 12 milyon 954 bin büyükbaş, 53 milyon 491 bin küçükbaş hayvan varlığı mevcuttu.
2024 verilerine göre büyükbaş hayvan sayısı 16.986.259, küçükbaş hayvan sayısı 54.902.668.
AKP iktidarı rakamları yan yana koyarak; Nereden nereye, diyor ve eleştirileri kınıyorlar.
Oysa 1984’te ülkemizin nüfusu 49 buçuk milyondu. Şimdi mülteciler hariç 86 milyon. Mültecilerle 94 milyondan fazla.