Akdeniz diyetinin kalp krizi ve diğer rahatsızlıkların riskini azalttığını onlarca yıldır biliyoruz. Şimdi diyetin belirli bileşenlerinin sihrini nasıl gerçekleştirdiğini anlamaya başlıyoruz. Onlarca yıldır bize işe yaraması sırrının Akdeniz’in lezzetli taze yiyecekleriyle kendimizi şımartmak olduğu söylendi. Yemek tabağına daha fazla domates ve zeytinyağı eklemenin kalp krizi veya tip 2 diyabet geliştirme olasılığınızı azaltmanın harika bir yolu olduğu vurgulandı. Araştırmalar gösteriyor ki bu abartı değil. Akdeniz diyetinin gerçekten de sağlığı birçok yönden iyileştirebileceğine dair kanıtlar 50 yılı aşkın süredir artıyor. UNESCO listesinde yer alan çok fazla diyet de yok. On yıl önce Akdeniz diyeti İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne eklendi.
Nasıl ortaya çıktı?
Akdeniz diyeti ününü ABD’li fizyolog Ancel Keys ve beslenme uzmanı olan kimyager eşi Margaret’e borçlu. 1940’larda Ancel, çoğunlukla et ve süt ürünleri gibi hayvansal ürünlerde bulunan doymuş yağların, kanda kolesterol birikimine yol açtığı için kalp hastalıklarının başlıca nedeni olduğunu savunan ilk kişilerden biri oldu. Bitkisel ürünlerde ve balıkta daha yaygın olan doymamış yağların daha sağlıklı bir alternatif olduğunu söyledi.
Bundan yola çıkan çift, farklı bölgelerdeki insanların beslenme biçimlerini incelemek üzere dünyayı dolaştı. Sonuç, 1956’da başlayan ve ABD, Japonya, Finlandiya, Hollanda, İtalya, Yunanistan ve o zamanki adıyla Yugoslavya’nın bazı bölgelerinde beslenme ve sağlığı karşılaştıran Yedi Ülke Çalışması oldu. Araştırma sürekli olarak doymamış yağ tüketimi ile kalp hastalığı riskinin azalması arasındaki bağlantıya dair kanıtlar sundu. Buraya kadar her şey tahmin edilebilirdi.