Yeni bir araştırma, 2023 yılında kaydedilen rekor düzeydeki karbon emisyonlarının, doğadaki karbon uzaklaştırma sistemlerinin bozulmaya başladığının bir işareti olabileceğini öne sürdü.
Geçtiğimiz yıl kaydedilen rekor sıcaklıklara, atmosferik karbondioksit artışı eşlik etti. Uluslararası bir araştırma ekibi ise yüksek sıcaklıkların karasal ekosistemlerin karbon emme kabiliyeti üzerinde güçlü bir olumsuz etki yaratmış olabileceğini tespit etti. Okyanus ve karalar, daha önce insan kaynaklı karbon dioksit emisyonlarının yaklaşık yarısını yakalıyordu. Bu sebeple kapasitede böylesine önemli bir azalma olasılığı ciddi bir endişe kaynağı.
Patrick Greenfield’in The Guardian’da yer alan haberine göre, Potsdam İklim Etkileri Araştırma Enstitüsü Direktörü Johan Rockström Eylül ayında New York’ta düzenlenen İklim Haftası etkinliğinde yaptığı konuşmada, “Doğa şimdiye kadar bizim istismarımızı dengeledi. Bu sona yaklaşıyor” demişti.
Mevcut iklim modelleri, küresel ısınmanın neden tahmin edilenden daha hızlı gerçekleştiğini açıklayabilecek karbon havuzlarının çöküşünü hesaba katmıyor. Tsinghua Üniversitesi’nden ekolog Piyu Ke ve meslektaşlarının ön bulguları, karasal yutakların karbon emiliminin 2023 yılında en azından geçici olarak durduğunu gösteriyor.
Araştırmacılar, karbon dioksit emisyonlarının bir önceki yıldan bu yana sadece %0,6 oranında arttığını, ancak Mauna Loa istasyonu üzerindeki atmosferde tespit edilen artışın 2022’ye göre %86 daha yüksek olduğunu tespit etti. Önceki araştırmalar, okyanusların karbon dioksit yakalama kabiliyetinin ciddi şekilde tehlikeye girdiğini ortaya koyuyor. Araştırmacılar, “Bu, kara ve okyanus depolarının benzeri görülmemiş bir şekilde zayıflaması anlamına geliyor. Bu azalmanın nerede ve neden olduğu sorusu akla geliyor” açıklamasında bulundu.
En büyük kayıp, Amazon ormanlarında
Araştırmacılar, karbon dioksit tutucu kara süreçlerinin, doğal kara süreçlerinin ürettiğinden daha fazla karbonu geri almadığını hesapladı. Yıllardır kuraklık ve yangınlarla boğuşan Amazon yağmur ormanları, yıllık küresel toprak depo alanındaki en büyük düşüşe katkıda bulundu.
Eğer iklim değişikliği kaynaklı kuraklıklar ve orman yangınları kara kökenli karbon yutaklarının kaybından birincil derecede sorumluysa, bu sorun geçici olabilir. Öngörülen La Niña ‘nın yağışları kritik bölgelere geri getirmesi bekleniyor, bu da araştırmacıları karbon emiliminin önümüzdeki yıllarda önceki seviyelere dönebileceği konusunda umutlandırıyor.
Ancak halihazırda meydana gelen hasarın büyük bir kısmı uzun vadeli olacak. Ke ve ekibi, “Kanada’da yakılan ormanlar, boral ağaçlarının ilk biyokütlelerini geri kazanmalarının yaklaşık 100 yıl sürdüğü göz önüne alındığında, önümüzdeki on yıllar boyunca karbon stoklarını tamamen geri kazanamayacak” dedi. Sadece Kongo havzası son yıllarda ürettiğinden daha fazla karbon yakalıyor gibi görünüyor.
Teknolojide çözüm bulma girişimleri hala devam ederken, dünyanın karbon yakalama konusundaki doğal yetenekleri, elimizdeki tek geniş ölçekli karbon giderme aracı olmaya devam ediyor. Doğanın karbon depolarını güçlendirmeye yönelik çabalar şimdiye kadar pek sonuç vermedi. Zengin ülkelerdeki büyük projeler bile hedeflerine ulaşamadı.
Henüz hakem onayından geçerli akademik bir dergide yayınlanmayan araştırma, yayın öncesi sunucusu olan arXiv’e yüklendi.
www.gidahatti.com/haber/22163391/agaclar-karbon-dioksit-yakalamakta-zorlaniyor