Son günlerde en çok dikkatimi çeken konuların başında tarım geliyor. Tarım ve hayvancılık can çekişiyor. Şunu unutmayalım, ekinlerin ve hayvanların başına gelen, insanlarında başına gelecek. Bir çok alanda olduğu gibi tarım ve hayvancılık alanında da kaçtığımızı sandığımız şeye doğru koşuyoruz.
Geçen gün, genel olarak tarım, özellikle narenciye hakkında her zaman bilgisine başvurduğum birkaç isimden biri olan Mehmet Mühür’den bir mektup aldım. Konu Biyolojik savaşın istila projesinde kullanılan bir biyolojik ajanla ilgili. Dün tohum, ilaç, fenni gübre diye geldiler, aşı diye geldiler, Bugün yeni yollar deniyorlar. Yarın sivrisnek, çekirge diye gelirler bakarsınız. Sazanların yumurtasını yiyen bir ajan balıktan söz ediyordu, geçen gün bir arkadaş.
Mühür’ün mektubu özetle şöyle:
“… İstilacı ister 2 ayaklı olsun, ister çok ayaklı olsun, hangi tür ve cinsten olursa olsun, ana vatanı ve yavru vatanı koruyup kullanmak bizim vatan borcumuzdur. Şu anda muhatabımız istialcı PSİLİD adı verilen ve narenciye ile beraber 25 adet bitkiye daha zarar verebilen bir vektör böcektir! PISILID istilacı böcek hakkında teknik bilgi ‘istilacı zararlı türler ve mücadelesindeki yeni yaklaşımlar’ adlı eserin 259. Sayfasında mevcut olup konunun otoritesinin ifadesi ile bulaşılan alanda hiçbir narenciye ağacının yaşayamayacağıdır. 1996-1998 yılları arasında Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından siyasi itibar kullanılarak ithal edilen palmiyeler ile beraber kırmızı Palmiye böceği ile ülkemize bulaştırıldı. 3 yıl sonra da memlekette ne kadar hurma ağacı varsa hepsi kurudu. Bu nedenle KKTC’den hiçbir şey ithal edilmemesi ve yavru vatana acilen personel, alet, ilaç yardımı yapılarak, çıkan yangının çıktığı yerde söndürmek ve ERDEİKASYON ile Anavatana bulaşmasını önlemek gerekir.
Pandemide İspanya, İngiltere, ABD…vs’e yardım yollayan devletimiz ve siyasi irade KKTC sözkonusu olduğunda bunu koşa koşa yapar beklentisindeyim. Ancak 2023 Ağustos ayında EPPO tarafından durum belirtildiği halde niçin gecikildiğini anlamış değilim. Herhalde biz çiftçiler, vakayı anlaşılır vaziyette anlatamamış olsak gerekir.
Yapılması gereken tereddüt etmeden ve gecikmeden KKTC liman ve hava alanını garantine mevzuatının amir hükümlerine görü, gerekli şartlar sağlanıncaya kadar tüm bağlantıların geçici olarak durdurulması; Narenciye dahil her türlü bitki ve bitkisel ürününü transitle de olsa yurda sokulmaması; Palyatif uygulamalar ile vakayı basitleştirerek geçiştirmek yerine gerçekçi tedbirler ile yangının acilen söndürülmesini hedefleyerek gerekli tedbirler alınmalıdır. Gecikme vatana ve millete, ihanet olur. Anayasa’nın 125/5 maddesi tartışmalı hale gelir. Selamlarımla. Mehmet Mühür.”
Bu konunun bir de HABAT Boyutu var.
Portakal bahçeleri kuruyunca arazilerin değeri de düşecek.
Dolayısı ile HABAT adına toprak satın alanlar, bu işi daha ekonomik şekilde halledebileceklerdir. Tabi bu KKTC ekonomisi üzerinde de, hem siyasi, hem ekonomik ve hem de sosyal anlamda olumsuz bir baskı oluşturacaktır. Yetkililer şu ana kadar vaka bildirilmediği söylerken, sektördeki iş adamları “o böcek ülkeye girerse 7 milyon Turunçgil çöp olur” korkusunu taşıyor.