Mahfi Eğilmez: Kuru Koruyacağımıza Kendi Paramızı Korusaydık

Kur alıp başını gidince ve bizim mevduat sahipleri de onun peşine takılınca çaresiz kalan hükümet kur korumalı mevduat hesabı diye bir hesap uydurdu. Bu hesaba geçenler Türk Lirasının döviz karşısında yaşadığı kayıptan etkilenmeyecek ve bankadan alacağı faizle de kazançlı çıkacaktı. Başlarda bu iş burada anlattığım gibi gelişti. Sonra zaman içinde hükümet çeşitli düzenlemelerle veya düzenleme dışı baskılarla kuru olduğu yerde tutmaya yöneldi. Bu durumda ilk bakışta bir şey değişmemiş gibi oluyordu. Çünkü kur kaybı olmuyor üzerine bankanın ödediği faiz alınıyordu. Ne var ki alınan faiz enflasyondan düşüktü. Bir süre sonra insanlar kurun yapay bir şekilde tutulduğunu görünce risklerin büyüdüğünü fark ederek bu işten vazgeçmeye başladılar. Bu kez çaresiz kalan hükümet bankaların vereceği faiz için koyduğu tavanı kaldırdı. O zaman da faizi düşürmek üzerine kurgulanmış olan model tamamen tersine döndü.

Son bir buçuk yılımızı elin parasına garanti vererek yani onu korumaya çalışarak geçirdik. Oysa kendi paramızı korumaya çalışsaydık bugün bambaşka bir yerde olacaktık. Enflasyon ve Merkez Bankası politika faizi yüzde 19 iken faize ve kura karışmasaydık ne enflasyon ne de kur burada olacaktı. Faizi düşürerek enflasyonun ve kurun yükselmesine yol açtık, ihracatçı bundan mutlu oldu ama sonra kurun daha fazla yükselmesinden korkarak bu kez bir yandan eldeki dövizleri piyasaya satarak bir yandan da çeşitli baskılar ve engellemeler yaparak kura müdahale etmeye başladık. Bankalara alış – satış kuru farklarını açtırdık, döviz mevduatı tuttuklarında ya da kredileri artırdıklarında ceza olarak düşük faizli devlet tahvili aldırdık. Bu zorunluluğu getirince tahvil faizleri zorlamayla düştü ve gösterge olma anlamını yitirdi. Bütün bunları elin parası bizim paramıza karşı değer kazanmasın diye yaptık. Kendi paramızla ilgili olarak doğrudan bir şey yapmadık. Amaç faizi yükseltmemekti ama faize söz geçiremedik, Merkez Bankası’nın faizini yüzde 8,5’e düşürmemize karşın, mevduat faizi yüzde 35’lere, kredi faizi de yüzde 45 – 50’lere yükseldi. İhracat arttı artmasına ama ithalat çok daha fazla arttı ve cari açık yükseldi. Özetle yeni ekonomi modeli diye sunulan önlemler zaten raydan çıkmış olan ekonominin raya geri oturtulmasını iyice zorlaştırdı.

Ekonomi, ekonomi politikasıyla yönetilir. Biz polisiye önlemlerle yönetmeye kalktık. Oysa yapmamız gereken tek şey enflasyonla birlikte faizi yükseltip gerisini piyasaya bırakmaktan ibaretti. O zaman kendi paramızın değerini korumuş, elin parasıyla uğraşmamış olacaktık.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Arslan Bulut: Ata tohumu ve hibrit nüfus!

Son yıllarda, tarımda “ata tohumu” kullanmak konusunda bir bilinç...

Tıbbi aromatik bitkiler arazilere değer katıyor

Karabük'te tıbbı aromatik bitki yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılması amacıyla hazırlanan 'Tıbbi...

Maliyeti 13 liraya çıkan simit 10 liraya satılıyor

Ankara’da 10 liraya satılan simidin maliyeti 13.2 liraya ulaştı....

AB tarımında olumsuzluklar ağır basıyor!

AB Komisyonu’nun “2024 Tarım Piyasası Görünümü” raporunda, iklim değişikliği...