İdil Çimrin: Tarlaya ektim soğan

0
340

Herkese merhabalar. İdilika’nın mutfağında bugün göz yaşartıcı tariflerim var. ‘Göz yaşartıcı tarifler nasıl oluyor İdilika?’ diye soruyorsunuz değil mi? Bol soğanlı yemekler pişireceğiz ve soğanı mercek altına alacağız, o nedenle gözlerimiz biraz yaşarabilir.

SOĞANIN TARİHÇESİ
Orta Asya’da, günümüz İran ve Pakistan’da ortaya çıktığı ve muhtemelen tarih öncesi insanların henüz çiftçilik icat edilmeden çok önce yediği yabani soğan ekili en eski mahsuller arasında yer alıyor.
Soğanın, 5000 yıl kadar erken bir zamanda Çin bahçelerinde yetiştirildiği ve Hindistan’daki en eski Vedik yazılarda bahsedilmektedir. M.Ö. altıncı yüzyılın başlarında, tıbbi bir inceleme olan Charaka Sanhita da soğanın bir ilaç, bir idrar söktürücü, sindirime, kalbe, gözlere ve eklemlere iyi geldiği anlatılmaktadır.
Yaklaşık M.Ö. 2500 tarihli bir Sümer metninde valinin soğan tarlasının sürüldüğü anlatılıyor.
Mısır’da soğan M.Ö. 3500 yılına kadar ekilip, ibadet nesneleri olarak kabul edildiler ve Mısırlılar için daire içinde daire yapısı nedeniyle sonsuzluğu sembolize ettiler.
Yunanlılar, Olimpiyat oyunları için sporcuları güçlendirmek için soğan kullandılar. Yarışmadan önce sporcular kilo kilo soğan tüketirler, soğan suyu içerlerdi.
Romalılar düzenli olarak soğan yerlerdi. 1. yüzyılda Yunan kökenli bir Romalı doktor olan Pedanius Dioscorides, soğanın çeşitli tıbbi kullanımlarına dikkat çekmiştir.
Orta Çağ’a gelindiğinde, Avrupa mutfağının üç ana sebzeleri fasulye, lahana ve soğandı. Baş ağrılarını, yılan ısırıklarını ve saç dökülmesini hafifletmek için soğan reçete edildi. Ayrıca kira ödemesi ve düğün hediyesi olarak da kullanılıyordu.
Soğan, çiğ veya pişmiş, baharat veya sebze olarak yenilmesinin yanı sıra şuruplarda, boyalarda bir bileşen olarak ve hatta oyuncak olarak kullanılmıştır.


PEKİ YA FAYDALARI
Bahar ve yaz mevsimi ile birlikte etrafta polenler uçuşmaya başladı. Polen gibi bazı alerjenler vücudumuza girdiğinde bağışıklık sistemimiz alerjik reaksiyonları tetikleyen histaminleri serbest bırakıyor.
Soğan, özellikle kırmızı soğan bu reaksiyonu durdurmaya yardımcı olan kuersetin ve flavonoid bakımından zengindir. Vücuttaki histaminleri bloke etme yetisine sahip olan kuersetin belirli bağışıklık hücrelerinden histaminlerin salınmasını, burun akıntısı, öksürük, hapşırık, göz yaşarması, dildedudakta şişme ve hazımsızlık, sinüzit, alerjik rinit, geniz akıntısı, gibi semptomların azalmasına yardımcı olur.
Soğan özellikle A vitamini, C ve B vitaminleri açısından önemli bir kaynaktır. Ayrıca kükürt, iyot, kalsiyum, demir, folat, magnezyum, fosfor, potasyum ve antioksidanlar açısından da zengindir.
A vitamini hem enfeksiyonlara karşı bağışıklığı hem de göz sağlığını destekler. B vitamini bağışıklık ve sinir sisteminin düzgün çalışmasına yardımcı olur. C vitamini ise kış mevsiminde hastalıklardan korunmaya destek olmaktadır.

EN FAZLA LİBYALILAR TÜKETİYOR
Soğan üretimi ve tüketiminde başı çeken ülkeler Çin ve Hindistan. Dünyada üretilen yıllık 70 milyon tonu aşkın soğanın yaklaşık yüzde 45’ini bu iki ülke yetiştiriyor. Ama aslında kişi başına yenilen soğan miktarına bakılırsa, Çin ve Hindistan ilk sıralarda değil. Dünyada en fazla soğan yenilen ülke Libya.

SOĞANSIZ YEMEK OLUR MU?
Asurluların bildiğimiz soğana bağlılığını, bugün de yemek pişirenlerin çoğunluğu sürdürüyor. Soğansız yemek tarifi veren kitaplar son derece ender.
Soğan, dünyanın her yerinde bulunabilen bir besin. Birleşmiş Milletler en az 175 ülkede soğan yetiştirildiğini; bu sayının buğday yetiştirilen ülkelerin iki katından fazla olduğunu kaydediyor. Buğday, ağırlıklı olarak dünyanın en büyük miktarda yetiştirilen besin maddesi.
Buğdayın aksine soğan, belli başlı bütün yemek geleneklerinin temel öğelerinden biri. Hatta gerçekten küresel olan tek besin maddesi.
Gıda tarihçisi Laura Kelley, “Genetik çözümlemelere bakılırsa, soğan Orta Asya’dan geldi. Mezopotamyalılar soğanı kullanmaya başlamadan çok önce insanların mutfaklarındaydı soğan. Avrupa’da da Tunç Devri’nde kullanılmaya başlandığına dair veriler bulunuyor.” diyor.
Günümüzdeyse soğan ticareti ufak çaplı. Soğanın yüzde 90’ı yetiştirildiği ülkede tüketiliyor. Belki de bu yüzden, dünyanın birçok yerinde soğan fazla dikkat çekmiyor.

ARPACIK SOĞANLI YAHNİ
MALZEMELER
400 gr. kuşbaşı dana eti
350 gr. soyulmuş arpacık soğan
2 adet patates
1 kaşık domates salçası
1 kaşık tereyağı
1 çay kaşığı kimyon
1/3 çay bardağı sıvı yağ
1 tatlı kaşığı tuz
Yarım tatlı kaşığı karabiber
YAPILIŞI: Kuşbaşı etleri, kapaklı bir güveçte orta ateşte kendi suyunu salıp çekene kadar pişiriyoruz. Suyunu çekince sıvı yağ ekliyoruz.
İçine küp küp doğranmış patates ve soyulmuş arpacık soğanları ilave edip kavuruyoruz. Salça ekleyip kavurmaya devam ediyoruz. Ardından sakızı ve diğer malzemeleri de koyduktan sonra üzerini geçecek kadar kaynar su ilave edip kapağını kapatıyoruz.
Patatesler pişince ocaktan alıp servis ediyoruz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz