Ülkemizde karakoyun efsanesi olarak bilinen bir hikaye vardır. Hatta filmlere konu olmuş, büyük ilgi çekmiştir. 1946 yılında Muhsin Ertuğrul ilk olarak çekmiştir. 1967 yılında da Yılmaz Güney’in baş rolünü oynadığı, müziklerini Orhan Gencebay’ın yazdığı versiyonu, Ömer Lütfü Akad çekmiştir. Aynı efsane Denizli’de halen yaşatılmaktadir. Çal ilçesi, Aşağıseyit köyünde her yıl düzenlenen “Sudan Koyun Geçirme Yarışması”, yöre halkı tarafından yaşandığına inanılan bir efsane aşka saygı için düzenlenir. Efsane ise dilden dile şöyle anlatıla gelmiştir.
Yörük çobanlarından biri ile oymak beyinin kızı arasında içten içe yanık bir sevgi vardır. Çoban bu sevgisini açıkça söyleyemez. Kendisini oymak beyinin kızına uygun görmeyen çoban, sevdiğinin kendisine verilmeyeceğini de bilir. Bu yüzden çoban, içinde yaşadığı sevgisini kavalıyla sürüsüne anlatır. Zaman geçtikçe kız da çobana karşı sevdalanır.Kavalın büyüleyici sesinden etkilenerek, dilini iyice çözer ve kavalın sesiyle anlaşmaya başlarlar.
Günlerden bir gün sürü dağda hırsızların hücumuna uğrar. Hırsızlar çobanın elini kolunu bağlar, sürüyü alıp gitmek isterler. Fakat sürü bir türlü yerinden kalkmaz. Çoban, “Ben kaval çalmazsam sürüm bir yere gitmez, çözün kollarımı ben sürüyü kaldırayım” der.
Çobanı çözerler. Kavalını eline alan çoban başlar yanık yanık üflemeye. Sürü hemen kalkar ve yavaş yavaş yürümeye başlar. Bu arada Bey’in kızı kaval sesindeki farkı anlar ve tehlikeyi anlayarak hemen köylüye haber verir. Köylüler hep birden sürünün bulunduğu yere giderek, çobanı ve sürüyü kurtarırlar. Sürünün kurtarılmasıyla Bey çobanı daha çok sever.Çoban, bu olaydan cesaret alarak kızına olan sevdasını Bey’e açıklar. Bey bu durum karşısında şaşırır, ilk anda ne söyleyeceğini bilemez. Ertesi gün Bey, kızını çobana vermemek için, olmayacak bir şart koşar; “Sürüye 3 gün boyunca,hiç su vermeden tuz yalat. Sonra sürüyü Menderes kenarına götür. Eğer su içirmeden suyun kenarında bekletirsen ben de sana kızımı vereceğim” der.