Günlerdir yaşadığımız kaygı, korku, evin dışında araçların içinde uykusuz geçen geceler bitmiyor. 6 Şubat öncesi planladığımız ve mutlaka yapılması gerekir dediğimiz bütün işler olduğu gibi geride kaldı. Bütün işlerimiz, planlarımız ve yapacaklarımız kışın soğuğunda dona kaldı. Her ne kadar işe gitsek de bırakın iş yapmayı, bölgedeki betonların altıdaki insanların yıkıntılar içinde dondurucu kış koşullarda bir tarafta yakını ölüsünü-dirisini ararken diğer taraftan topraklarını terk etmemek için yaşamaya tutunması çabalarını görünce insan yemeye-içmeye ve uyumaya utanıyor.
Bu sabahın ilk ışıkları “yaşam devam ediyor” dedirtti bana. Işıkların verdiği mesajı dinleyerek “yeniden yaşamak ve hayata dönmek zorundayız”. Hem de daha bilinç ve kararlılıkla.
Evet depremin yarattığı yıkımın geride bıraktığı acı çok büyük. Özellikle insanın düşünme biçimine dayalı olarak yaptığı yarım-yanlış, niteliksiz işlerinin neden olduğu afetin acısı çok daha büyük. Depremin yerle bir ettiği yerleşim yerlerinden gelen görüntüler, binlerce acılı görüntü ve hikâyeler adeta insanın kanını donduruyor. Söz bitmiş, gözyaşları akıyor. Evet, insan eli ile bilimsel ilkelerden jeoloji, jeo-fizik, yapı statiği ve mukavemete dayalı olmadan yapılan yapılanmaya ve yapanlara müsaade eden ve önlem almayanlara öfkemiz büyük.
Evet, uzun zamandır birçok konuda eleştirisini yaptığımız birçok yanlışların bileşkesi deprem gerçeğinde görünür oldu. Eğitim, nitelikli eğitim şart değimiz zorunluluk yeniden daha yüksek sesle dillendirilmeli. Nitelikli eğitim sağlanmasa, bilgiye dayalı bilinç yükseltilmese döner dolaşır aynı sorunları yaşar, ağlar dövünürüz.
Acıya dayanacağız, ancak yaşananları unutmayacağız. Depremde birkaç gün yardım alamayan, betonun altında ölenleri hiç unutmamalıyız eğer unutursak yeniden insana özgü küçük çıkarlarımıza yenik düşebiliriz. Çalışacağız hem de daha çok çalışacağız. Birlikte diri ve güçlü dayanışma ile geleceği kuracağız. Yeniden ayağa kalkacağız, yeniden yaşama döneceğiz, yeniden kuracağız evimizi, köyümüzü kentimizi hem de daha güzel ve yaşanabilir bir şekilde. Geleceği daha iyi kurmaya olan inancımız ve irademiz ise daha da büyük olacaktır. Tabii önce yetersiz, ilkesiz, çarpık bencil düşünce biçimimizi değiştirmek zorundayız.
Artık düşünme ve yaşam biçimimizi de değişeceğiz. Yaşamımızda bu defa bencilliğe, mala-mülke, hana hamama değil, minimum ihtiyaçlar dışında daha çok insanca yaşam kalitesine yatırım yapacağız. Akıl ve bilimin yolundan şaşmadan, canlı ve cansız varlıklar ile birlikte doğanın yasasına ve bilimin ilkelerine uygun yaşayacağız.
Daha iyi, daha doğru, liyakatle bilimin ve aklın öngörüsü ile plan program yaparak geleceği kuracağız. Daha iyi bir bilim-sanat ve felsefi temelli eğim ile geleceği kuracağız. İlkesizliğe, bütünsel çalışma disiplini olmayan, ahlaki ve değerleri olmayan, yalan-yanlış adam sendeci anlayışa bu defa müsaade etmemeliyiz. İnsanımızı etik ilkleri olan, eğitimli, farkındalığı gelişmiş, soran, sorgulayan, bilinçle yaşayan vicdan sahibi olarak eğiteceğiz. İnsanca insani bir yaşam için hep beraber daha çok çabalayacağız. BAŞARACAĞIZ!