2013 yılı…
Roma’nın 15 kilometre güneyinde yaşayan bir aileye konuk olmuştuk…
Cerrahı (kardiyolog), müzisyeni (viyola sanatçısı), mühendisi, öğrencisi olan bir ailenin, 87 yaşındaki büyükanne koordinasyonunda yaşadığı 50 dönümlük arazide, sabahın 4’ünde başlamıştı hayat…
***
Koyunlar, ördekler, tavuklar:
Hem otlanmak;
Hem zeytinlik ve üzüm bağındaki zararlıları temizlemek;
Hem o araziye doğal gübre vermek için ağıl ve kümeslerden çıkarılmıştı…
***
3’ü üniversite, 2’si lise öğrencisi 5 torun ve yardımcılarının, 40 koyunu sağmasına yardım ederek, sabah sporunu tamamlamıştık!
O koyunlar, akşam okuldan/işten dönüldüğünde tekrar sağılacaktı…
Elde edilen sütün büyük bölümü, torunların ‘bakterili peynir odasında’ kilosu 80 euroya kadar alıcı bulan, yıllanmış peynirlere hammadde olacaktı…
***
Litresi 35 euroya müşteri bulan zeytinyağı;
Litresi 2-3 bin euroya müşteri bulan balzamik ve şarap ise,
Ev halkına, doğanın/emeğin “satılamayacak değerde” bir hediyesi olacaktı…
***
Bir TV programcısı ve devletin desteği ise, bu yapıyı, farklı bir boyutuyla tamamlamıştı…
***
O aileyi, yemek programına konuk alan ve çektiği programları dünyanın 32 ülkesine pazarlayan, gastronomi programı yapımcısı anlattı:
“Tarımsal üretimi hobi olarak yapan binlerce aile var İtalya’da…
Ciddi para da kazanıyorlar…
Resmi kuruluşların da desteğiyle, bu aileleri anlatıyoruz programlarda…
Seyrettikten sonra Çin’den, Japonya’dan gelip, o çiftlikleri gezmek isteyenler oluyor…”
***
Ekledi:
“Bu programlar sayesinde turizm canlanıyor…
Üretmeyen aileler de üretime özendiriliyor…”