Âlemler Rabbinin üstüne yemin ettiği Tin (incir) ve Zeytin’dir. Tin suresinde, önce yarattığı iki ağaca yemin eder âlemler Rabbi: “İncire ve zeytine ant olsun. Sina ve dağına ant olsun. Bu emin beldeye de ant olsun. İnsanı en güzel takvimde (surette, biçimde) yarattık. Sonra onu sefillerden daha sefil yere indirdik. Ancak tövbe edip salih amel işleyenler için büyük bir mükâfat vardır. Artık bundan sonra seni din konusunda kim yalanlatır. Hükmedenlerin en iyi hükmedeni Allah değil midir?” Surede yer alan Sina bildiğimiz Mısır’daki Sina çölü değildir. Zaten çölde de ne zeytin ne incir yetişir. Sina, Yemen’de cennet misali bir bölgenin adıdır. Bahse konu olan dağ da Sina çölünde değil Yemen’dedir. Tevrat, İncil ve Kur’an’daki ayetler Batı’nın, Siyonist Yahudi, Siyonist Hristiyan ve Siyo-nist Müslüman münafıkların Mısır, Şam, Irak ve Anadolu’da tamah ettikleri siyasi, ekonomik, askeri ve işgal projeleri uğruna tağşiş, tezvir (yalan, uydurmaca, kandırmaca) ve iğfal (aldatarak ırzına geçme) edildi.
MUCİZE AĞAÇLAR
Yaratıcının incir ve zeytin üzerine bir yeminle başlaması, onların iki kudret mucizesi olduğuna dikkat çekmek ve ikisini de üzerine yemin edilen o koskoca gök cisimleri kadar büyütmek içindir. İncir ve zeytin, bütün bu özellikleriyle, bir bakıma, sanki bu dünyalı değildir. İkisi de birer kudret mucizesi olarak cennetten inmiş gibidir. Bu iki mucizevi ağaca isnat edilen ehemmiyet kadar meyve veren, yağmur getiren, havayı temizleyen, gök kuşağı misali renklerle dünyamızı süsleyen ağaçları korumanın, sevmenin ve gözümüz gibi bakmanın önemi üzerine neler tavsiye edilmedi ki. “Yaş kesen baş keser” misali ne uyarılar yapılmadı ki. İncir ve zeytin bereketli hilal coğrafyamızın iki nadide ağacıdır. Ağaçlar, toprak mahsulleri, göller, nehirler, güven içinde olmanın, bereketin, zenginliğin sembolüdür.
BİRİNCİ OLAN YER
Antakya’da tüm ilçe ve köylerin katıldığı sebze ve meyve festivalleri olurdu. Bu bereketli yarışmadan birincilik alan, Akdeniz illeri sebze ve meyve festivallerinde yarışırdı. Ant olsun ki Samandağ hem Antakya hem Akdeniz festivallerinde her sene birinci olurdu. Yaş sebze, narenciye, incir, zeytin ama özellikle yer fıstığı kalitesi ve üretiminde şampiyon olurdu. Ve en nihayet önce doğal gölleri ve nehirleri kurudu ve kurutuldu. Tarım, çiftçilik ve hayvancılık katledildi. Hatay’ın nadide sembolüydü Amik Gölü. Ülkemizi yöneten basiretsiz ve vicdansız hükümetler bir gece kararı ile coğrafyamızın nadide bir gölünü kuruttular. Göçmen Kuş Cennetiydi. Doğayı katlettiler, paha biçilmez antik köprüleri yıktılar ve yüzlerce tür on binlerce göçmen kuşu ve doğal konaklama yerleşkesini yok ettiler.
Hatay’ın ikinci önemli simgesi Asi Nehri’dir. Lübnan, Beka vadisinde doğar, Lübnan ve Suriye topraklarını bereketlendirir ve Hatay, Samandağ’ında aslına döner Akdeniz ile buluşur. Asi Nehri Lübnan, Suriye ve Anadolu kardeşliğini simgeler. Amik Gölünün boşaltılması için Asi Nehri’nin genişletilmesi ve yatağının taranması çalışmaları sırasında Antakya kentinin Roma Çağı’ndan beri ayakta duran ünlü Roma taş köprüsünü 1972 yılında yıktılar. Yerine bugünkü çirkin betonarme köprü inşa edildi.