Cengiz Çakır: Ege Bölgesi’ndeki zeytin

Zeytinin Akdeniz Havzası’na özgü bir bitki olduğu bilinmektedir. Akdeniz ile bağlantılı olan Adriyatik Denizi, Ege Denizi ve Marmara Denizi kıyıları da bu kapsamdadır. Zeytincilikte İspanya başat konumda olup onu İtalya izlemektedir. Türkiye son yıllarda büyük atılım yapmış olup birinciliğe doğru ilerlemektedir. 2011’den önce büyük ilerleme kaydeden Suriye, 13 yıl süren savaş nedeniyle yıkıma uğramıştır. Akdeniz’de uzun kıyıları olan Mısır ve Libya’nın adı geçmez iken Kuzey Afrika’nın batı kesiminde yer alan Tunus, Cezayir ve Fas’ta zeytincilik yapılmaktadır.

Yurdumuzun coğrafi bölgelerinden Akdeniz, Karadeniz ve kısmen Marmara bölgelerinde sıra dağlar denize koşut (paralel) durumdadır. Buralarda vadiler ve akarsular kısa ovalar dardır. Dağların denize bakan yamaçları yoğun yağış alırken bu dağların arka yüzlerinde yağış azdır. Dağ sıraları denizin iklimi yumuşatıcı etkisinin iç taraflara yayılmasını engellemektedir. Ege bölgesinde dağlar denize dik konumdadır. Vadiler derin ve uzundur, Büyük Menderes, Küçük Menderes, Gediz ve Bakırçay ırmakları da nispeten uzundur. Zeytin bu vadilerin deniz düzeyinden yükseltisi (rakımı) 600 metreye kadar olan yamaçlarında yetişir. Derinlik olarak 250 kilometreye kadar ulaşan Büyük Menderes Havzası’nda Denizli Merkez ilçeye ve Gediz Havzası’na Kula’ya kadar ulaşır.

EN GÜÇ KOŞULLARDA BİLE VARLIĞINI SÜRDÜRÜRLER

Eskiden zeytinlikler makilik alanlarda kuşlar ve yaban hayvanlarının yaydığı zeytin çekirdeklerinden rastgele yerlerde oluşan “delice” adı verilen yabanıl zeytinlerin aşılanmasıyla kurulurdu. Daha sonra aşılı köklü fidanlarla kapama zeytin bahçeleri kuruldu.

Zeytin ve üzüm veren asmalar ilginç bitkilerdir. Onların kökleri kayaların arasındaki çatlaklara bile yayılıp suyu bulurlar ve en güç koşullarda bile varlığını sürdürebilirler. Keçilerin bile zor tırmandığı yerlerde zeytin görmek mümkündür. Ege Bölgesi’nde zeytinciliğe elverişli alanlar daha geniştir. Marmara ve Akdeniz Bölgeleri’nde hem alanlar dar hem de nüfus yoğunluğu fazladır. Turizmin gelişmesi ve kentlerin saçaklanıp yayılması ve madencilik zeytinciliği tehlikeye sokmaktadır. Atatürk’ün ölümünden 75 gün sonrasına denk gelen 26/1/1939 tarihinde çıkarılmış olan 3573 numaralı “Zeytinciliğin Islahı Ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun” halen yürürlüktedir. Madencilik, turizm, spor, eğitim gibi alanlarda kamu yararı olduğu gerekçesiyle defalarca bu yasadaki koruyucu hükümlerin arkasından dolanmaya çalışılmıştır. Bu çabalar ısrarla sürdürülmektedir. Yüzlerce hatta binlerce yıl yaşayabildiği için “Ölmez Ağaç” olarak nitelenen zeytinleri süs bitkisi olarak kullanmak üzere acayip şekillerde budayıp, saksılara koyarak soytarıya çevirenler de vardır.

Zeytin ve zeytinyağı son yıllarda para etmeye başlamış, düz alanlarda sulama yapılarak sık aralıkla dikilmiş zeytinlikler oluşturulmuştur. Bunların bakımı ve hasadı kolay olmaktadır. Ancak son yapılan yasal düzenlemelerle eğimi %6’dan az olan alanlarda meyve bahçesi kurulması yasaklanmıştır (Bkz.1). Eskiden kurulmuş olan bahçeler korunacak ancak yenisinin kurulamasına izin verilmeyecektir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Avrupa’da tereyağı krizi

Maliyetler ve üretim yetersizliği nedeniyle tereyağı fiyatlarının arttığı Avrupa’da...

Bahçeli kampanya başlattı: Askıda 9 Gülek Buğday

MHP lideri Devlet Bahçeli, "Dar ve sabit gelirli, asgari...

Gıda arzı ve enflasyonu ‘hibe’ formülü ile çözülecek

Ferit PARLAK Maliyetlerin yüksek olduğu tarım sektörüne yönelik yeni hibe...