Eski defterleri karıştırınca aklıma yediğim çeşitli yiyecekler geldi, neler yemişim neler! Umarım midenizi bulandırmam…
Müflis tüccar, iyi günlerini hatırlamak için eski alacak defterlerini karıştırırmış.
Islak ve soğuk günler yüzünden eve kapanıp kalınca, konu sıkıntısı çeker oldum.
Çareyi eski not defterlerimi karıştırmakta buldum.
Meğerse neler yemişim neler!
Hatırladıkça bazılarında dehşete düşüyorum, bazılarında ağzım sulanıyor.
Örneğin Malezya’da yediğim pirinç pilavı dürümünün tadını hiç unutamadım. Sokak aşçısı, nişastası bol pirinçten yaptığı lapayı, çok az yağ koyduğu tavaya yaydı. Lapanın altı iyice tutunca, üstüne hindistan cevizi rendeledi. Biraz acı soslu et koyup, börek gibi ikiye katlayıp verdi.
İlk ısırıkta damağımda havai fişeklerin patladığını hatırlıyorum.
Türkiye’ye dönünce ben de denemek istedim. Ama nişastası yüksek pirinç bulamadığım için çok başarılı olamadım.
Öte yandan Duryanlı balığın tadını andıkça, hâlâ o kötü koku burun deliklerime doluşuyor.
Duryan meyvası, futbol topu büyüklüğünde, üstü üçgen, kalın dikenlerle kaplı bir meyve. Tıpkı bir topuz görünümünde… Bazı ülkelerde bu meyvenin toplu taşıma araçlarına sokulması yasak.
Nedeni de ondan yayılan kesif ayak kokusu! Yanına yaklaşmak mümkün değil.
Ama içinden çıkan meyvenin tadı dillere destan. Onun için Uzak Asyalılar bu leş kokulu meyveye bayılıyorlar.
Bir sokak satıcısı, bu meyve ile yapılan pelte ile pişirdiği balığı tattırdı. Kokusu bir yana, tadı tamamen yabancımdı. Sütlaç içinde pişmiş balığı andırıyordu.
Bangkok’ta en sevdiğim öğün sabah kahvaltısı oldu. Papaya ve yapışkan pilavdan oluşan bu kahvaltıyı neredeyse her sabah yedim.
Türkiye’de bunu kavun-pilav olarak denedim, ama aynı tadı yakalayamadım tabii ki!
Malezya’da bir de balık yahnilerini yemekte zorlandım. Öncelikle çok acıydı. Acılı lezzet, nemli sıcakla birleşince, insan kaynar duşa girmiş gibi oluyordu.
Acısının yanı sıra, yemesi de zordu bu yemeği. Çünkü koca balık sosun içine yüzgeci, kılçığı, kafası ile atılıyordu… Boğazıma kılçık batmasın diye korka korka yediğimden, yemek soğuyor, bu yüzden de lezzetini bir türlü alamıyordum.
Ama balıklı sigara böreğinin tadının hâlâ damağımda olduğunu söyleyebilirim. Sazan türü, beyaz etli bir balıkla yapılan bu böreği bulduğum her fırsatta yedim.