Ramazan’da gıdada fahiş fiyat olmaması için alınacak önlemleri görüşmek için bir araya gelen “Ticaret, Hazine ve Maliye, Tarım Orman Bakanları ve sektör paydaşları toplantısı sonrası ilk açıklama Et ve Süt Kurumu’ndan geldi.
“Fahiş fiyatların önüne geçmek için TİGEM işletmelerinde bulunan canlı kasaplık hayvanların yanı sıra Ramazan ayının başına kadar 40 bin canlı hayvan ithalatı yapılacaktır. Kesim sonrası karkas etler uygun fiyattan PERDER üyesi marketlere, Tarım Kredi Kooperatiflerine, yemek firmalarına ve et sanayicilerine ulaştırılacaktır. Böylelikle her Ramazan öncesinde sebepsiz yere yapılan fahiş fiyat artışlarının önüne geçilecektir.”
80 milyona böl/parçala, adil paylaştığımızda Ramazan’da (büyükbaş olduğunu varsayarsak) kişi başı 6,6 kilogram et düşecek. Afiyet bal şeker olsun.
Gıda fiyatlarının suçlusu
Aracıları/stokçuları/dış mihrakları suçlamak işimize geliyor. Türkiye’de tarladan sofraya “bölgelere ve ürünlere özel maliyeti etkileyen kalemlere” dair gerçek bir hesap maalesef yok. TÜİK ve bazı sektör kuruluşları tarla fiyatı ve sofra fiyatını verip makas açıldı diyor, suçlu belirsiz. Kimse, “bu yıl sıcaklık yüksek seyretti, Almanya’da karpuz kavun tüketimi yüzde 17 düştü.
Salça ihracatına kota geldi, fabrikalar domates alamıyor, marul Afrika’dan daha ucuza geliyor, bazı AB ülkeleri kendi çiftçisini korumak için bize damping yapıyor, arz talep dengesi bozuldu, bazı tüccarlar ahlaksız” gibi akla/ matematiğe uygun açıklamalar yapıp, “bu işler bildiğiniz gibi değil veya suçlu aslında şudur” demiyor.
Domatesin geldiği yollar zamlandı
Gıda değer zincirinde kim suçlu kimden başlanmalı. Domates karayolu ile mi, havadan mı/ business mi, denizden mi taşındı? Frigolu araçla mı geldi, üstünde başında bir ambalaj var mıydı? Otoyollara/köprülere yüzde 43 zam, ambalaja/depolamaya/enerjiye onca zamdan sonra domatese ne yapsın, düşünen yok.