Ebru Erke: Sokakların tadı, kokusu…

Akademisyenlerin kaleme aldığı ‘Türkiye’nin Sokak Lezzetleri’ kitabında 36 yiyeceğin tarihsel, kültürel ve sosyal boyutları ele alınmış, tariflerse ustaların ağzından verilmiş. Kitapta anlatılan sokakta yemek yemenin toplumun sosyalleşme kültürü üzerindeki etkilerini gösteren hikâyeler insanın içini ısıtıyor.

Sokak yemekleri bizim için bir şehrin ruhunu hissetmek, onu koklamak ve tatmaktan çok daha ötesi. Sokak yemekleri bu ülkede asırlardır süregelen kültürel paylaşımın, toplumsal kaynaşmanın ve tarihsel zenginliğin izleri… Mesela Osmanlı dönemine baktığımızda sokak yemeklerinin, karın doyurmanın ötesinde anlam taşıdığını görüyoruz. Sokaklar, dönemin sosyal hayatının nabzının attığı yerler, sokak yemekleri de bu ritmin doğal bir parçasıymış.

Sokakların tadı, kokusu...

Bozacılar mesela. Çok hoşuma gider. Kış akşamlarının sıcaklığını taşıyan bir gelenekten öte bozacılar sadece bir içecek satıcısı değil, aynı zamanda mahallenin gece bekçileriymiş. Börek, nohutlu pilav, özellikle de simit gibi örneklerse her kesimin bayılarak yediği, statüleri ortadan kaldıran yiyeceklermiş. Günümüzde olduğu gibi…

Sokakların tadı, kokusu...

Sokak yemekleri hakkında çok fazla bilgiye rastlayabiliyoruz. Ama toplu kaynak bulmak biraz zor. O yüzden Cihan Şef (Çetinkaya) ‘Türkiye’nin Sokak Lezzetleri’ adlı kitabı verdiğinde, kitaplığımın başköşelerinden birinde yer edineceğini söyledim ona. Yok, sadece konu başlığından dolayı değil. Kitabın akademisyenler tarafından yazılmış olması ilginçti. Hem de içerikteki her konu, yani 36 yiyeceğin hepsi ayrı bir akademisyen tarafından yazılmış. Cihan da Adem Arman ve Alper Kurnaz’la birlikte editörlüğünü ve koordinasyonunu yapmış.

Bir yemek yazarından ziyade akademisyenin yazmış olması, oradaki her bilginin kaynağının verilmiş olması, gerçek bilgiye ulaşmak için en doğru yolların izlenmiş olduğu hakkında güven duymamı sağlıyor açık söylemek gerekirse. Bir de tabii farklı bakış açısıyla olayı ele alma durumu var. Bu arada kitapta benim gazete yazılarımdan da kaynak olarak faydalanıldığını gördüğüme ayrıca mutlu olduğumu söylemeden geçmeyeyim.

Kitaptaki yemeklerin tarihsel, kültürel ve sosyal boyutları ele alınmış, tariflerse ustaların ağzından verilmiş. Yemekler sadece lezzetleriyle değil, hikâyeleri, üretim süreçleri ve sosyal bağlamlarıyla birlikte sunulmuş. Bazen o yemeğin üç ustasına da söz verilmiş, bazense tek bir usta üzerinden bir yemek anlatılmış. Mesela Antalya’nın serpme böreği. O böreği meşhur yapan Tevfik Usta ve ailesinin hikâyesi üzerinden anlatılmış börek. 1884 yılında Antalya’da doğan Tevfik Usta’nın Mısır, İskenderiyeli fırıncı babasından bu börek tekniğini öğrenip torunlarına aktarması işlenmiş bu bölümde.

Sokakların tadı, kokusu...

TANTUNİ YOĞURTLU OLUR MU?

Kitabı elime alıp da karıştırmaya başladığımda biraz pozitif ayrımcılık yapıp hemen memleketimin alameti farikası olan tantuni bölümünü açtım. Mersin mutfak kültüründe sanki yüzyıllardır varmış sanılan tantuninin ortaya çıkış hikâyesi ve kültürel bağlamı Dr. Beysun Güneri tarafından detaylı bir şekilde ele alınmış.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Arazi bankacılığı, arazi toplulaştırmasını destekliyor!

Tarımsal faaliyetleri ekonomik olmaktan çıkaran ana itici güçlerden biri...

Urfa’da kuraklık: ‘Sulama sistemleri hayata geçirilsin’

Urfa'da beklenen yağışların gerçekleşmemesi nedeniyle ekilen tohumlar yeşillenmedi. Çiftçi,...

Türkiye’nin ihracat şampiyonu gıda devi iflasın pençesinde

Ekim ayında halka arz için SPK'ya başvuru yapan ve...

Grand Kartal Otel’in sahibi Ormana çökmüş

Grand Kartal Otel’in sahibinin, kendi arsasının 13 katı büyüklüğündeki...