İdil Çimrin: Kurutulmuş meyvelerin hayatımızdaki yeri

Tüketim alışkanlıklarımız arasında önemli bir yere sahip olan kuru meyveler, sağlıklı beslenmenin de önemli bir parçası.

NASIL ELDE EDİLİR?
Bitki tohumlarının yenilebilir etli kısmına meyve denir. Meyvelerin genel olarak yüzde 80-95’i su, yüzde 3-18’i karbonhidrat, yüzde 0,2-1’i protein, yüzde 0,3- 0,8’i kül içerir. Ülkemiz meyve, sebze yetiştiriciliği ve ürün çeşitliliği bakımından oldukça zengindir. Ancak yetiştirilen birçok ürün sadece yöresel olarak tüketilmektedir. Çünkü ürünlerin raf ömrü uzun olmadığı için dış pazarlarda şansı olmamaktadır. Kurutma işlemiyle yiyecekleri korumak ise en eski yöntemlerden biridir. Ancak bu yöntem gelişen teknolojiye rağmen önemini korumaktadır. Kurutma işlemi; besinlerin dayanma süresini uzatır, ürün hacminin küçültülmesi ile depolama ve taşımada kolaylık sağlar, sofralarda çeşitlilik artar, yeni ürün formülasyonları geliştirilir, besinlerin muhafazasını kolaylaştırır, meyveleri karışım haline getirerek besin değerleri artırılabilir.

Besinlerin kurutularak muhafaza edilmesi suyun uzaklaştırılması esasına dayanır. Böylelikle bozulmaya neden olan mikroorganizmaların çoğalması ve faaliyetleri inhibe edilir. Kuru meyveler, yaş meyvenin içerdikleri yüzde 80–95 oranındaki suyun yüzde 10–20’lere düşürülmesi ile elde edilir. Meyveler güneşte (tabii kurutma), güneş kolektörlü kurutma sistemlerinde ve yapay kurutucularda kurutulmaktadır. Genellikle güneşte üzüm, incir gibi meyveler, yapay kurutucularda ise elma, armut, erik, kayısı, şeftali gibi meyveler kurutulmaktadır. Güneşte kurutma 8–10 günde tamamlanmaktadır. Kurutma işlemi güneş aracılığıyla yapılacak ise besinin direkt güneş ile temas halinde olmaması, kurutmanın havadar bir yerde yapılması ve üzerine ince bir tül örtü örtülmesi önerilmektedir. Çünkü güneş ışığından yararlanılarak yapılan kurutma işlemi uzun sürmektedir.

ANTİOKSİDAN ZENGİNİ
Geleneksel kurutulmuş meyvelerdeki (şeker ilavesiz) besin içeriği, daha konsantre olmasına rağmen meyvenin taze haliyle benzerdir. Bu nedenle geleneksel kuru meyveler, C vitamini dışındaki birçok mikro besin için oldukça iyi kaynaklardır. Kuru meyveler antioksidanlar yönünden zengindirler. Antioksidanlar hücrelerimizdeki serbest radikal olarak adlandırılan hasar yapıcı molekülleri ‘temizleyerek’ hücre hasarını önlemeye yardımcı olan moleküllerdir. Epidemiyolojik çalışmalar, meyve tüketimi ile kardiyovasküler hastalıklar, tip 2 diyabet (T2DM) gibi kronik hastalıkların ve belirli kanser türlerinin azalması arasında pozitif bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Özellikle, kuru meyveler içerdikleri antioksidan potansiyeli olan fitokimyasallar vitaminler ve mineraller sayesinde; bağışlık sistemini güçlendirir, hücreleri yeniler, alerjilerden korur ve yaşlanma sürecinde oksidatif stresin sonuçlarını azaltmada rol oynar.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

TÜRİB’den Yerli Teknolojiyle Tarımda Yeni Dönem: Aracılı Sistem Hayata Geçti

Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB) Genel Müdürü Ali Kırali,...

Şimşek şimdi de elma bahçesine daldı

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ‘tulumbada su bitince’...

Türk fındığı 130 ülkede alıcı buldu! İşte en çok ihracat yapılan ülkeler…

Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği verilerine göre, 2024'te...

Yediğimiz içtiğimiz zehir, yaşamamız bir mucize

Ekonomide yaşanan zorluklar vatandaşı daha ucuz veya kaçak üretime...