Gurur duymamak elde değil. Temiz gıda arayışının arşa ulaştığı günümüzde onlar çok uzağa gitmediler. Köklerimizden ve geleneklerimizden esinlenerek dünyada bir ilki gerçekleştirdiler ve bunun adını da literatüre yazdırmak üzereler. Uzun süren Ar-Ge’nin ardından da üretime geçip daha geniş kitlelerle buluşturabilmek için kolları sıvadılar. Beslenme uzmanı ve sürdürülebilir yaşam aktivisti Dilara Koçak ve kendini ‘geleceksel gıda mühendisi’ olarak tanımlayan Hüseyin Şirin’den bahsediyorum.
Superfoods yani süper gıdalar bir süredir sağlıklı beslenmek isteyenlerin radarında. Hatta yoğurt, karalahana, tahin, badem gibi beslenme rutinimizde olan gıdaların bu kategoriye alındığını görünce pek sevindik. Ama mesleğinde başarılı iki girişimci olan Dilara ve Hüseyin’in projesi olan, süper gıdaların tahtını sallayacak yeni besinler artık daha fazla gündemde olacak: ‘Upgraded food’ yani faydası yükseltilmiş gıdalar. Bu gıdaları The Good Wild adlı markaları altında üretiyorlar.
Süper gıdalar vitamin, mineral ve antioksidan gibi besin maddeleri açısından zengin gıdalara verilen ad. Dilara Koçak ile Hüseyin Şirin’in uzunca bir süredir üzerinde çalıştıkları inovatif ürünlerine verdikleri isim ise ‘upgraded food’. Çünkü bilimin eşliğinde, gıdanın özüne dokunmadan onu daha iyi bir hale getiriyorlar. Yeni bir terim kullanma ihtiyacı hissetmişler çünkü ‘superfood’ terimi gibi değil, bilim ve uzmanlıkla gıdaya dokunup gıdayı iyileştiriyorlar.
DÜNYADA BİR İLK
Geçen yıl ziyaret ettiğim Bolonya’daki Future Food Institute’da da şeflere lanse edilen öğretilerin başında fermantasyon olmak üzere geleneksel tekniklere tekrar dönülmesi vardı. Turşu, tarhana, Japonların miso’su ve farklı kültürlere ait, adını dahi bilmediğimiz pek çok teknik anlatılıyordu Geleceğin Gıdası Enstitüsü’nde. Dilara ve Hüseyin’in ürünleri de tam bu noktada duruyor. Bakliyata uyguladıkları filizlendirme ve fermantasyonla, geleneksel inovasyonla iyileştirilmiş ve faydası arttırılmış gıda üretimi yapıyorlar.