Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, geçtiğimiz günlerde kendisine yöneltilen “Türkiye’de tarım bitti mi?” sorusunu şöyle yanıtlamış: “Türkiye’de tarım bittiyse o zaman biz neden gıdayla ilgili hiçbir problem yaşamıyoruz. Raflarda, marketlerde, pazarlarda… İstediğimizin üzerinde tarımsal ürünümüz var bizim.” Gerçekten raflarda, marketlerde, pazarlarda gıda sorunu yaşamıyor muyuz?” veya “Tarımın raflara, markete, pazara yansıyan sorunları nelerdir?” diye sorarak gelin Bakan Yumaklı’ya yöneltilen soruyu biz de başka bir açıdan yanıtlayalım.
Öncelikle Bakan’ın bu açıklamasının hemen ertesi gününde gerçekleşen bir indirim haberine uzanalım. İstanbul Silivri’deki bir zincir marketin açılışa özel ilk bin kişiye bin liralık hediye çeki verileceğini duyuruyor. Bunun üzerine binlerce insan soğuk demeden geceden konuşlanarak sabah market açılış saatine kadar sıra bekliyor, nöbet tutuyor. Un, şeker, yağ alabilmek için diyor kendilerine uzatılan mikrofona. Bazı haber siteleri market kuyruğu kalabalığı miting kalabalığıyla kıyaslıyor. Şimdi bir başka habere uzanalım. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), Kasım ayında marketlerdeki sebze ve meyve fiyatlarındaki değişimleri analizine göre de incelenen 42 ürünün 38’inde fiyat artışı yaşanmış durumda. Marketlerde, raflarda patlıcanın fiyatı yüzde 69,2 kuru soğanın fiyatı yüzde 42,3, karnabaharın fiyatı yüzde 39,4 artmış.
***
Daha ucuz gıdalara erişebilmek için saatlerce kuyrukta bekleyenler bir yanda, yıllık bazda yüzde 52,61 olarak gerçekleşen gıda enflasyonu diğer yanda, sadece bu iki haber dahi insanların artık bu dolu raflardaki ürünlere erişiminin ne denli büyük bir sorun olduğunu göstermeye yetiyor.
Öte yandan market raflarında karşılaşılan sorunlar sadece fiyat artışıyla da sınırlı değil. Kamuoyunun gündemini son dönemde daha sık meşgul eden iki önemli sorun daha var. Bunların biri gıda enflasyonunun ve karlılık güdüsünün bir sonucu olarak artış gösteren gıda tağşişi haberleri. Diğeri ise Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatında yaşanan geri iadeler. Bu iadeler ülkenin gıda güvenliğine, yani tüketiciye doğrudan tehdit oluşturuyor. Son olarak, Almanya’ya ihraç edilen mandalina ve kuru incirlerde izin verilenin altı katı klorpirifos-metil tespit edildi; benzer şekilde, İtalya’ya gönderilen antepfıstıklarında aflatoksin limitlerinin 2,5 kat üzerinde değerler bulundu.
Bu ürünler sınırdan geri çekilerek Türkiye’ye iade edilirken, iç pazar için üretilen gıdaların durumları hakkında şeffaf bir süreç de yürütülmüyor. Tüm bunlar raflardaki, marketlerdeki gıdalara yönelik haklı endişelere yol açıyor. Unutmadan, bir başka sorunu daha hatırlatalım. Gramaj oyunları. Gıda enflasyonunun durmaksızın arttığı son yılların fark edilmesi zor ama etkisi büyük bir başka zam türü de gramajı düşerken fiyatı artan ürünler…