Zeynep Bilgehan: Meclis’in ‘Çiftçi Baba’sı Ömer Fethi Gürer: Benim meskenim bağlar tarlalar

Kendisi için ‘TBMM’nin en çalışkan vekillerinden’ biri diyebiliriz. Geçen sekiz yıldaki karnesi şöyle; 10 binin üzerinde soru önergesi, 518 kanun teklifi, 552 Meclis araştırması ve binden fazla basın toplantısı… Asıl faaliyet alanı ve en mutlu olduğu yerse kırsal. Tarım konuşurken yüzü gülüyor, gözleri parlıyor. Bir ‘köy çocuğu’ olarak büyümüş, her bölgenin ürününü coğrafi adıyla biliyor. Lakabı: ‘Çiftçi Baba!’ CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ile eski albümleri karıştırdık…

1- CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ile TBMM’deki odasında, bütçe görüşmelerinin en hararetli günlerinden birinde buluştuk. Hayvan ithalatı üzerine bir basın toplantısından çıkmış, TBMM Genel Kurulu’nda konuşmaya hazırlanıyordu. TBMM’de geçen sekiz senede 10 binin üzerinde soru önergesi, 518 kanun teklifi, 552 Meclis araştırma önerisi veren, binden fazla basın toplantısı yapan Gürer, “Tarım siyasi bir alan değil. Milli güvenlik kadar önemli, stratejik bir alandır” diye başlıyor söze. Eski albümleri karıştırırken bizi pastoral bir geziye çıkarıyor…

Meclis’in ‘Çiftçi Baba’sı Ömer Fethi Gürer: Benim meskenim bağlar tarlalarSENE1960 – Gürer ailesi
Meclis’in ‘Çiftçi Baba’sı Ömer Fethi Gürer: Benim meskenim bağlar tarlalarSENE1964 – İlkokul yılları

BAĞ, BAHÇE, HAYVANLAR…

Ömer Fethi Gürer, 1957 yılında Niğdeli bir anne babanın üç çocuğundan en büyüğü olarak dünyaya geliyor. Demiryollarında memur olan babasının işi nedeniyle Ankara’da doğuyor ama bir yaşından itibaren çocukluğu Bor’da geçiyor. Ailenin yarısı Niğdeli, diğerleri Borlu. Gürer, “Bor’un pazarı çok ünlüdür. Hatta ‘Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye’ diye atasözü vardır biliyorsunuz. Bor, hayvancılık yapan herkesin gelip bir ürün alacağı yerdir” diye anlatıyor. Gürer’in çocukluğunun bir kısmı bağ bahçede ve hayvanların içinde, bir kısmı da bizzat ‘Bor’un pazarı’nda geçmiş:

BOR’UN PAZARINDA GEÇEN ÇOCUKLUK

“Dedemin geniş bağları, bahçeleri vardı. Hasat hiç bitmezdi; armut, elma, üzüm… Her mevsimde ürün olurdu çünkü geçim kaynağı olarak hep pazarda satmayı düşünerek üç, dört ağaç dikmişler. Satamadıklarını da kuruturlardı. İsraf diye bir şey olmazdı. Dedem ‘bastacı’lık yapıyordu. Pazar yerinde tezgâh açana ‘basta’ denir. Ben de ona yardım ederdim. Bahçemizde her türlü sebze meyve vardı; kayısı, dut, elma, domates, patlıcan, biber… Ahırda hayvanlarımız vardı; bakıma yardımcı olurduk. Hayvan sevgisini o süreçte görüp öğrendik. İnek, manda, koyun, keçi, köpek ve kedi yanında tavuk ve ördek de olurdu. ‘Camız’ denilen mandalardan kaymak yapılır ve merkezde satışı olurdu. Kaymak ki hakiki kaymak. Dürümünü yapıp yiyen enerji alırdı.Şimdi onun birazını çocuklar yese, oturdukları yerden kalkamazlar herhalde (gülüyor).”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Bir AB’den, bir içerden iki ürüne daha tescil!

Türkiye’nin AB’den tescil alan 29’uncu ürünü Gaziantep Menengiç Kahvesi...

Türkiye’nin tarımsal mirası, küresel platforma çıkıyor!

Türkiye'nin tarımsal mirası, FAO’nun 'Küresel Öneme Sahip Tarımsal Miras...

Türkiye’den ithal edilen domateslerde pestisit çıktı: İzin verilen limitin 34 katı

Gıda ve Yem için Hızlı Alarm Sistemi (RASFF) Türkiye’den Avrupa’ya...

Pazara gidenler şoke oldu: Turp bile 50 lira! TÜİK görmüyor…

TÜİK’in açıkladığı enflasyonu yanı başındaki Emek Pazarı yalanladı. Pazarda...