İklim değişikliğinin gezegeni nasıl etkilediğini görebilmek için çok uzaklara bakmanıza gerek yok. Bu yıl “eşi benzeri görülmemiş” hava olayları, dünyanın neredeyse her köşesinde yaşandı…
Amerika Birleşik Devletleri’nin doğusundaki Helene Kasırgası ve Vietnam’daki Süper Tayfun Yagi gibi benzeri görülmemiş bir hızla şiddetlenen tropikal fırtınalar yaşanıyor.
Kanada’da eşi benzeri görülmemiş yangınlar kasabaları yok etti. Brezilya’da eşi benzeri görülmemiş kuraklık devasa nehirleri kuruttu ve nehir yataklarını boş bıraktı. Mekke’de bu yılki Hac sırasında sıcaklıkların 50 santigrat dereceyi geçmesi nedeniyle en az 1.300 hacı hayatını kaybetti.
Ne yazık ki çok daha kötüsüne doğru gidiyoruz. Uluslararası bilim insanlarından oluşan bir ekip tarafından hazırlanan yeni 2024 İklimin Durumu Raporu (2024 State of the Climate report), giderek şiddetlenen iklim krizine ilişkin bir başka çarpıcı uyarı. Hükümetler emisyon hedeflerini tuttursa bile, dünya 2.7 santigrat derecelik bir ısınmaya ulaşabilir. Bu, Paris Anlaşması’nın iklim değişikliğini 1.5 santigrat derecenin altında tutma hedefinin neredeyse iki katıdır.
İnsanlık, bu aşırı koşullara alışkın değil
Her yıl, deniz buzu kapsamından ormanlara kadar Dünya’nın 35 hayati belirtisi takip ediliyor. Bu yıl, 25’i rekor seviyelerde ve hepsi de yanlış yönlerde seyrediyor. İnsanlar bu koşullara alışık değil. Bugün bildiğimiz anlamda insan uygarlığı son 10.000 yılda, ne çok sıcak ne de çok soğuk olan, makul koşullar altında ortaya çıktı. Ancak bu yaşanabilir iklim, artık risk altında. Torununuzun yaşadığı dönemde, iklim koşulları tarih öncesi akrabalarımızın karşılaştıklarından bile daha tehdit edici olacak.
Rapor, tüm zamanların en yüksek seviyesinde seyreden fosil yakıt emisyonlarının artmaya devam ettiğini gösteriyor. Bilim insanlarının yıllarca süren uyarılarına rağmen fosil yakıt tüketimi artarak gezegeni tehlikeli ısınma seviyelerine doğru itti. Rüzgar ve güneş enerjisi hızla büyürken, fosil yakıt kullanımı 14 kat daha fazla.
Bu yıl ayrıca, 2023’ün neredeyse yarısı ve 2024’ün büyük bir bölümünde rekor seviyelerde seyreden küresel günlük ortalama sıcaklıklarla, kayıtlara geçen en sıcak yıl olma yolunda ilerliyor.
Önümüzdeki ay dünya liderleri ve diplomatlar, Birleşmiş Milletler’in yıllık iklim görüşmeleri COP 29 için Azerbaycan’da bir araya gelecek. Liderlerin çabalarını iki katına çıkarmaları gerekecek. Çok daha güçlü politikalar uygulanmadığı takdirde, iklim değişikliği daha da kötüleşmeye devam edecek ve beraberinde daha sık ve daha aşırı hava koşullarını getirecek…
Kötü haber üstüne kötü haber
Temel sorunu hala çözmüş değiliz: fosil yakıtların rutin olarak yakılması. Atmosferdeki sera gazı konsantrasyonları – özellikle metan ve karbondioksit – artmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz Eylül ayında atmosferdeki karbondioksit seviyesi 418 ppm’e (milyon bir parça) ulaştı. Bu Eylül ayında ise 422 ppm’i aştı. Oldukça güçlü bir sera gazı olan metan, bununla mücadele için verilen küresel taahhütlere rağmen endişe verici bir oranda artıyor.
Kirliliği azaltma çabaları sonucunda atmosferik aerosollerde son zamanlarda görülen düşüş de sorunu daha da derinleştiriyor. Havada asılı duran bu küçük parçacıklar hem doğal hem de insani süreçlerle meydana gelir ve gezegenin soğumasına yardımcı olur.
Diğer çevresel sorunlar da artık iklim değişikliğini besliyor. Amazon gibi kritik bölgelerdeki ormanların kesilmesi, gezegenin karbonu doğal olarak emme kapasitesini azaltarak daha fazla ısınmaya neden oluyor. Bu durum, ısınmanın ağaçların ölmesine neden olduğu ve bunun da küresel sıcaklıkları arttırdığı bir geri besleme döngüsüne yol açıyor.
Deniz buzu kaybı da bir başka sorun. Deniz buzu eridikçe ya da yenisi oluşmadıkça, karanlık deniz suyu açığa çıkar. Buz güneş ışığını yansıtırken deniz suyu emer. Bu da Dünya’nın albedosunu (yüzeyin ne kadar yansıtıcı olduğu) değiştirir ve ısınmayı daha da hızlandırır.
Önümüzdeki on yıllarda, deniz seviyesinin yükselmesi kıyı toplulukları için giderek artan bir tehdit oluşturacak ve milyonlarca insanı yerinden edilme riskiyle karşı karşıya bırakacak…
Ne yapılmalı?
Yeni yayınlanan rapor, fosil yakıtların rutin kullanımına derhal ve kapsamlı bir şekilde son verilmesi gerektiğini vurguluyor, özellikle yüksek emisyonlu zengin ülkelerin emisyonlarını azaltmaya yetecek kadar yüksek bir küresel karbon fiyatı belirlenmesi çağrısında bulunuyor.
Metan emisyonlarını azaltmaya yönelik etkili politikaların uygulamaya konulması, metanın yüksek etkisi ancak kısa atmosferik ömrü göz önüne alındığında hayati önem taşıyor. Ağaçlandırma ve toprak restorasyonu gibi doğal iklim çözümleri, ağaçta ve toprakta depolanan karbon miktarını arttırmak için yaygınlaştırılmalı. Bu çabalara orman yangını ve kuraklığa eğilimli bölgelerde koruyucu önlemler eşlik etmeli.
Hükümetler, arazi açma oranlarını yavaşlatmak için daha sıkı arazi kullanım politikaları uygulamalı ve büyük, yıkıcı yangın riskini azaltmak ve sürdürülebilir arazi kullanımını teşvik etmek için orman yönetimine yapılan yatırımları artırmalı.
İklim adaleti göz önünde bulundurulmalı. Daha az varlıklı ülkeler küresel emisyonlara en az katkıda bulunan ülkelerdir, ancak iklim felaketlerinden en kötü etkilenenler de genellikle bu ülkelerdir. Daha zengin ülkeler, bu ülkelerin emisyonlarını azaltırken iklim değişikliğine uyum sağlamalarına yardımcı olmak için mali ve teknik destek sağlamalı. Rapor, uluslararası düzeyde dünya liderlerini daha güçlü taahhütlerde bulunmaya çağırıyor. Mevcut küresel politikalar, ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin 1.5°C üzerinde sınırlamak için yetersiz.
Köklü değişiklikler yapılmadığı takdirde, dünya bu yüzyılda yaklaşık 2.7°C’lik bir ısınmaya doğru yol alıyor
2024 İklimin Durumu Raporu BioScience dergisinde yayınlandı.
www.gidahatti.com/haber/22037509/acimasiz-bir-gelecek-kapida-bilim-insanlari-uyardi?