Tarım ve Orman Bakanlığı geçtiğimiz günlerde “İddialar ve Gerçekler” başlığıyla “Tarıma, ormana ve suya dair birçok konuya açıklık getiren, medyada ve dijital platformlarda yer alan iddiaları gerçeklerle” açıkladığını öne sürdükleri bir bülten yayınladı. Bülten, Bakan Yumaklı’nın Türkiye’nin 2023 yılında bitkisel üretimde rekor kırdığı ve ihracatta en yüksek seviyeye ulaştığı açıklamalarıyla açılıyor.
2024 yılının önemli bir kısmını çiftçi protestolarıyla geçirdiğimiz hesaba katıldığında bu başarı anlatısını ele almanın, “iddialar ve gerçekler”e bir de çiftçiler ve köylüler açısından bakmanın önemi artıyor. Ve madem ki “Türkiye Yüzyılı Tarım ve Orman Vizyonu” ile “üreticilerin güçlendirilmesi” hedefleniyor öyleyse bu rekorların, “gerçekler”in kırsal nüfusun refahına nasıl yansıdığı sorgulanmalı. Zira bitkisel üretim ve ihracattaki rekorlar büyük şirketler ve ihracatçılar için kazanımlar sunuyor olabilir, ancak çiftçilerin, köylülerin ve tarım emekçilerinin bu başarıdan ne kadar fayda gördüğü soru işareti olarak duruyor.
Bültende yalanlanmak istenen iddialara bir göz atalım. Bülten toplamda 56 sayfa ve hepsini buraya almamız mümkün değil elbette. Bu nedenle aradan birkaç tane kilit iddiaya bakabiliriz. Örneğin “Türkiye Tarım Ürünlerinde İthalatçı Bir Ülke Konumuna Geldi” yalanmış. Zaten bu çok genel bir iddia ama gerçeği de bir o kadar ilginç: “Türkiye, tarım ve gıda ürünleri dış ticaretinde net ihracatçı bir ülkedir. İktidarımız döneminde ülkemizin bu durumunu daha da güçlendirdik.” İthalatın gerçeğini ihracatla açıklamak bana pek ikna edici gelmedi. Bir de şu var; Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü’nün (TAGEM) Baklagil Sektör Politika Belgesi 2019-2023’te “Bakliyat üretimindeki ciddi azalışlar ile üretimin iç talebe cevap vermemesi ile ithalatta önemli artış yaratmıştır ve baklagil sektöründe net ithalatçı konumuna geçilmiştir.” denmiş. Bu da dezenformasyon mu? Dahası, ihracat artışı kime yaradı, yüzyıl hedefinin öngördüğü gibi üreticileri mi güçlendirdi, şirketleri mi?
“Üreticiye Yeterli Destek Verilmiyor” yalanmış. Doğrusu tarımsal destekler artmış. “TMO Buğday ve Arpa Alım Fiyatını Düşük Açıkladı” yalanmış. Doğrusu şuymuş: “2024 yılı hububat alım fiyatları; Bakanlığımız, akademisyenler ve ilgili STK’lar tarafından ülkemiz ortalama verimleri ve maliyet unsurlarının tamamı dikkate alınarak belirlenmiştir.”. Bu gerçek açıklanan fiyatın düşük olduğu iddiasına yanıt vermiyor. Hatta insanca yaşam ve enflasyonu hesaba katmadığınızı, maliyetine fiyat belirlediğinizi itiraf ediyor. Bir başka iddia olan “Ülke Olarak Yeterli Olduğumuz Hiçbir Ürün Yok” yalanmış, birçok üründe kendine yeter bir ülkeymişiz. Mesela sütte kendine yeter bir ülkeymişiz. Bir de süt üreticisine sorun. Bir litre süte bir litre su alamıyoruz demesin mi… Diğer örnekler arasındaki şeker daha birkaç sene önce karaborsaya düşmüştü. Yani ne üretici doymuş ne tüketici ihtiyacı kadar erişebilmiş ama bu ürünlerde yeterliymişiz… Sahi, karın doyurmuyorsa ne demek bu kendine yeter? “Tarım Arazilerinin Ekilişi Azalıyor” yalanmış, doğrusu “Son İki Yılda 4,7 Milyon Dekar Alanı Üretime Kazandırdık” imiş. İyi de çiftçi ekmekten vazgeçmiyorsa neden ekilmeyen arazilerin kiralanması için yönetmelik çıkarttınız? gibi gibi… daha birçok madde var.