Organik tarım son yılların gözde konusu. Övmeyeni neredeyse dövüyorlar! Ancak Avrupa Sayıştayı’nın (ECA) son denetim raporuna göre, AB’nin organik tarım politikası fena halde çatırdıyor. Rapora göre, AB fonları üye ülkeler tarafından tutarsız bir şekilde uygulanıyor ve gidişat parlak değil.
Fonlar denetlenemiyor
2014’ten bu yana AB, organik tarıma yaklaşık 12 milyar euro aktardı. Ama 2030’a dek hedeflenen yüzde 25’lik orana ulaşmak hayal görünüyor. 2022 yılı itibarıyla AB’deki organik tarım alanları, toplam tarım arazilerinin yüzde 10,4’ünü oluşturuyor. AB gıda pazarındaki pay yalnızca yüzde 4. AB 2027’ye kadar 15 milyar euro daha yatırım yapmayı planlıyor, ama fonların çoklukla “kara deliklere” gittiği kanısı yaygın.
Başarısızlığın nedenleri sıralanırken yüksek üretim maliyetleri, verimlilik sorunları, fonların denetimsizliği, pazarın doygunluğu, küçük ölçekli çiftçilerin organik sertifikalandırma süreçlerinde yaşadığı zorluklar öne çıkıyor.
AB içinde bu alanda ilerleme de dengesiz. Örneğin, Avusturya’da organik tarım alanlarının oranı yüzde 27,5 ile hedefi çoktan aştı. Estonya’da bu oran yüzde 23, İsveç’te ise yüzde 20 civarında. Ama Bulgaristan (yüzde 1,7) ve Malta (yüzde 0,6) gibi, bu oranı hayli aşağı çeken ülkeler var.
Türkiye’de sadece yüzde 2-3
Türkiye’ye gelirsek, 2022 verilerine göre organik tarım yapılan alanlar yüzde 2-3’ü zor buluyor. Yaklaşık 600 bin hektar alanda yapılıyor. Özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinden pamuk, incir, zeytin, üzüm ve tıbbi aromatik bitkiler gibi ürünlerde akışı hak eden “başarı öyküsü” haberleri geliyor, ama ne fonlar yeterli ne piyasa dinamikleri uygun. Uzmanlara göre, Türkiye’nin organik tarım macerası biraz “saldım çayıra, Mevlam kayıra” düzleminde yalap şalap ilerliyor.