Ekonomi ve iş dünyasının birçok alanında olduğu gibi tarım sektörünün de sorunlarının temelinde paydaşların birbirlerini yeterince anlayamamaları yatıyor.
Akademik dünya, geniş toplum kesimlerine bilgi aktarımında daha etkili iletişim kurabilmeli. Akademik çalışmaların, yazılı veya sözlü, geniş toplum kesimlerine aktarılmasında daha basit, sade ve yalın bir dil kullanılması gerekiyor. Ancak muhtemelen akademik performansa katkısı olmadığından veya “sırça köşk” eleştirilerinin bir ölçüde doğruluğundan bunu yapan akademisyen sayısı sınırlı.
Üçlü sac ayağı
Akademisyenlerin, üretici ve yayımcılarla temaslarının azlığı ve farklı önceliklere sahip olmaları bu kopuşu artırıyor…
Akademisyenin önceliği, tarım sektörünün sorunlarına çözüm bulan projelere ve araştırma faaliyetlerine odaklanmaktan çok, konunun bilim dünyasındaki popülaritesi, iyi dergilerde yayınlanabilirliği ve nihayetinde akademik aşamalarına katkı sağlaması olabiliyor.
Öte yandan üreticinin sorunları, belirli ölçüde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın araştırma enstitülerine gelirken üniversitelere ise daha azı ulaşabiliyor.
Yayım elemanları ise daha çok Bakanlık bünyesinde görev yapıyor. Ancak onlar da daha çok bürolarında, desteklemeler vb. kırtasiye işlerine odaklanmış oluyor ve sahaya inemiyorlar. Bakanlığın son dönemlerdeki e-devlet ve tarım cepte uygulamaları bu yoğunluğu bir ölçüde azalttı. Özel sektör ve tarımsal örgütler ise yayım faaliyetlerinde fazla etkin değil.