Restoranların kapanmaması ve sürdürülebilir olması için çözüm yolları bulmak gerekiyor. Müşteriyi koruyan ama restoranları da çaresiz bırakmayan bir plana ihtiyaç var.
Son dönemlerin gündemden düşmeyen konusu restoranlardaki fiyat pahalılığı. Pahalılık sadece restoranlarla ilgili değil. TÜİK’e göre, enflasyon oranı 2024’ün ilk altı aylık döneminde yüzde 41.16. İTO, Haziran ayı gıda enflasyonunu yüzde 82.5 olarak ilan etti. Yaşamak için gerekli her ihtiyacın cep yaktığı bir dönemden geçiyoruz. Tek yanlı ithamdan önce, bu genel pahalılığa çare aramak gerektiğini düşünüyorum. Bir değerlendirme yapmak gerekirse; hele geçinmek için özellikle alt ve orta gelir kesiminin büyük mücadele verdiği şu dönemde, elbette restoranlar pahalı. Lüks segment kategorisini konu dışı bırakıyorum, çünkü alıcıları farklı. Tüm dünyada herkesin kendi standardına ve gelirine göre istediği işletmeye gidip, istediği parayı ödemeye hakkı var. Ama genel olarak baktığımızda, özellikle çok yüksek fiyat uygulayan restoranlar haklı olarak tepki topluyor.
Üç önemli maliyet kalemi
Yemek sektörünü etkileyen üç önemli ana maliyet kalemi var. Kiralar, gıda giderleri ve iş gücü. Kiralar malum, gıda giderlerinin durumu da. İş gücü derseniz personel maliyeti almış başını gidiyor. Şu bir gerçek, iyi gıda her zaman pahalıdır. Müşteri haklı ama diğer taraftan insaflı olmaya çalışan işletmeci de yorgun.
Peki, restoranlar ne yapsın? Düzgün fiyat-kalite dengesini oluşturmaya çalışan, çok güvendiğim işletmeci bir arkadaşım, “Kasım-aralık aylarında ciddi kapanmalar ve işten çıkarmalarla karşı karşıya kalınabilir” diyor.