Yaptıkları işe çok saygı duyuyorum. Çünkü gastronomimizin arka plandaki kahramanları onlar gibi insanlar. Maslak Oto Sanayi Sitesi’nde açtıkları Geççi’nin mutfağında, servisinde ve hatta temizliğinde sadece ikisi var; Gizem ve Oğuzhan. Çünkü ekstra eleman için şu an bütçeleri yok. Bu yaptıkları tam bir delilik. Ama gerçek gıdayı tadabilmek, samimiyeti hissedebilmek için bizim böyle ‘deliler’e ihtiyacımız var. İyi ki gözlerini karartıp buna cesaret etmişler diye düşünüyor insan Geççi’yi tanıyınca.
Oto Sanayi’nin ıssız ara sokaklarından birindeki dükkâna girince kocaman iki ahşap masa, üzerinde az önce toplanmış hissi veren zarif yabani çiçekler ve açık bir mutfak karşılıyor sizi. Mutfakta ocak yok, doğalgaz veya tüp gibi şeyler yok. Sürekli yanan bir köz ateş üzerinde pişen etler, közün arasına yerleştirilmiş patatesler, atalık buğday unuyla hazırlanmış börekler, tüm bunların üzerinde çengele asılmış ve sürekli tıkırdayan taze demlenmiş çay ise her daim var. Şehrin göbeğinde, sizin de hikâyeye dahil olduğunuz gerçek bir açık ateş.
Oğuzhan Çoban, Ebru Erke ve Gizem Akhan.
Yörükler güçlenecek…
Burada sadece oğlak eti ve ürünleri servis ediliyor. Çünkü Oğuzhan Çoban Türkiye’deki son göçer topluluklardan biri olan Sarıkeçililerden. Onlar Orta Toroslar’da göçebe hayatı yaşayan Yörükler. Aşağı yukarı bine yakın insandan, 150’ye yakın aileden bahsediyoruz Sarıkeçililer derken. Ve onlar 250-300 bin civarında keçiye sahip. Yani Türkiye’nin kırmızı etinin yüzde 3’ünden bahsediyoruz bu rakamla. Geççi de topluluk temelli sosyal bir işletme.