15 bin lira taban fiyat bekleyen çiftçinin beklendiğinin çok altında olunca ve sessiz sedasız sosyal medyadan paylaşılması çiftçilerin büyük tepkisini çekti.
Geçen yıl Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan hububat alım fiyatları bu yıl ekmeklik buğday için ton başına 9,250 TL ve makarnalık buğday için 10 bin TL fiyat belirlenmesine çiftçiler büyük tepki gösterirken, en büyük çiftçi temsilcisi TZOB’un da bunu sadece bir açıklama ile geçiştirmesi de çiftçileri hayli üzdü. Başkan Şemsi Bayraktar’ın açıklamasında, “Sayın Cumhurbaşkanımıza buğday fiyatlarının revize edilmesine yönelik talebimizi bir mektupla bildireceğiz” demesi ise yeni hükümet sisteminde işlerin nasıl yürüdüğünü bir kez daha ortaya çıkardı. Her konuda tek bir yetkili olunca işte böyle oluyor.
TÜİK verilerine göre yüzde 75.54 enflasyonun olduğu, mazot fiyatlarının geçen yıla göre yüzde 105 arttığı bir ortamda buğday alım fiyatına yüzde 11’lik artış yapılmasının izahı nedir?
***
Mektupla geçiştirilecek bir mesele değil!
Çiftçinin haklarını korumak için kurulan bir sivil toplum kuruluşundan beklenen, açıklanan taban fiyatın yükseltilmesi için mektup yazmak olmamalı. Bir eylem ortaya koyması ve çiftçinin sesinin duyurulması olması gerekmez miydi?
Başta Fransa olmak üzere Avrupa’nın pek çok ülkesinde çiftçiler ve üreticiler traktörleri ile başkentlerde eylem yapıp haklarını arıyorlar. Traktörlerle başbakanlığın, bakanlıkların önlerine gelen çiftçiler saman atarak seslerini duyuruyorlar.
(Devletin resmî ajansı olan AA’nın geçtiği haberde Fransa’da yapılan eylem fotoğrafları ile verildiğini hatırlatalım.)
Biz de ise bir açıklama yapıp mektup yazılıyor. Gerçi Türkiye’de haklarını aramak için çiftçiler traktörleri bırakın devlet kurumlarının önüne kadar getirmeyi Ankara’ya dahi sokulmaz. Ama en azından bir miting yapıp çiftçinin sesini duyurmak gerekmez mi?