Prof. Dr. Aykut Gül: Tohum gerçeği ve dezenformasyon

Tohum, tarımsal üretimin temel girdisi. Ne kadar yüksek teknolojiye sahip olursanız olun üretiminizin üst çıtasını belirleyen tohumunuzun kalitesidir. Sonuçta, ne ekerseniz onu biçersiniz, değil mi?

Bu sebepledir ki üzerinde en fazla spekülasyon yapılan, siyasi söylemlere malzeme olan ve gerek üretici gerekse tüketici, insanımızı kafa karışıklığına iten bir konu. Aslında stratejik her alanda yoğun bir dezenformasyon söz konusu.

Özellikle de ülkemizin stratejik önemi ve son yıllarda bölgemizde yaşananlar, sosyal medyanın da etkisiyle, algıların olguların önüne geçmesine neden olmakta. Bu amaçla, Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanlığı bünyesinde kurulan Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, önemli çalışmalara imza atıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hazırladığı, Kamuoyunda Gündeme Gelen İddialar ve Gerçekler bülteni, tarım ve gıda üzerinden yürütülen dezenformasyona karşı önemli bir kaynak ve bu yazıya da ışık tutacak. Sorun, algı çalışmalarının çok daha güçlü olmasında.

Mark Twain’in, doğru pabucunu giymeden  yalan dünyayı dolaşırmış sözü bunu çok güzel anlatır. Bu girişten sonra tohum konusunda, temelde Tarım ve Orman Bakanlığı kaynaklarını kullanarak özet bilgilere yer vereceğiz: GDO’lu tohum, hibrit tohum, yerli tohum veya ata tohumu gibi kavramlar konusunda ciddi bir bilgi kirliliği mevcut. Hibrit tohum, 8-10 yıl süren ıslah çalışmaları sonucunda elde edilen, verim, hastalık, pazarlama vb. açılardan üstün özelliklere sahip melez tohumdur. Kısır olmayıp insan sağlığına zararı söz konusu değildir. Genellikle GDO ile karıştırılır.

Ticari firmaların tekel ya da oligopol yapılarla üreticiyi kıskaca almaları yönünden eleştirilir. Ancak ülkemizde yerli firmalarla bu sorun önemli ölçüde aşılmıştır. Sayın Emine Erdoğan’ın himayelerinde devam eden Ata Tohumu Projesi ile ülke genelinde toplanan yerel tohumlar, sertifikalandırıldıktan sonra üreticiye aktarılıyor. Bu da bize gösteriyor ki yerli tohum veya ata tohumunun kullanımının yasaklanması değil, bilakis teşviki söz konusu.

Sadece sertifikalanması şartı var. Bu arada Tohum Gen Bankalarının da stratejik bir görevi yerine getirdiklerini vurgulamak gerekiyor. GDO konusu en çok bilgi kirliliğinin olduğu alan. Biyogüvenlik Kanunu 2010 yılında çıkartılmış ve bu kanuna dayalı olarak hazırlanan Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik yürürlüğe girmiştir. Bu mevzuata göre, ülkemizde GDO’lu bitki ve hayvan üretimi kesinlikle yasaktır. Ülkemizde gıda amaçlı onay almış GDO’lu herhangi bir ürün bulunmamakta olup ithalatı da mümkün değildir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Enflasyon değirmeni buğday üreticisini de un ufak edecek mi? İRFAN DONAT

Herkesin gözü kulağı buğdayda. Bu stratejik tarım ürününde hasat...

İstanbul’un mayıs ayı enflasyonu belli oldu

Son dakika haberleri... İTO verilerine göre, İstanbul'da mayısta perakende...

Veysel Ulusoy: Sen yeterki üret

Tarım Bakanlığı’nın genel sloganı oldu bu son dönemde: “Sen...

Buğdayın genetiğini değiştirmek gıda güvencesine çare olabilir!

Çin'in genetiği değiştirilmiş ilk buğday çeşidinin üretimine onay vermesinin...