Turunçgiller, içerdikleri C vitaminiyle kış aylarında bizi hastalıklardan korumaya yardımcı olan doğal kurtarıcılarımız. Kış meyveleri de özellikle C vitamini açısından daha zengin. Yani doğa bu dengeye uygun bir şekilde kış aylarında bize mandalina, portakal, greyfurt gibi C vitamini kaynaklarını sunuyor.
Portakal, mandalina gibi meyveler iyi şansı ve zenginliği temsil ettiği varsayılan renkleri nedeniyle en popüler şanslı meyveler. Hatta bazı kültürlerde portakalların kötü şansı önleyebileceğine inanılıyor. ‘The Godfather’ hariç, öyle ki filme genellikle bir karakterin ölümünden önce ya da şok edici trajedilerden önce ekranda portakal beliriyor. Peki ya kıpkırmızı rengiyle içimizi ısıtan ve ismini de buradan alan, coğrafi işaret adayı Mersin Kan Portakalı’nı daha yakından tanımaya ne dersiniz?
Yerelin İzinde
Beslenmede yerel ve Coğrafi İşaret tescilli ürünlere verilmesi gereken önemden hep bahsediyorum. Kan portakalının hikayesi, 1937 senesinde İtalya ve İspanya’dan bölgesinden Mersin’e uzanan bir yolculuk. Bu coğrafyadaki sıra dağların konumu, toprağın yapısı ve sıcaklık süresi burada yetişen kan portakallarının kendine has rengi, kokusu ve aromasına sahip olmasını sağlamış. Ve bu yolculuk günümüze kadar uzanmış. Bu noktada yerel ürünler hakkında hem evdeki hem de profesyonel mutfaklarda farkındalık yaratmak amacıyla Metro Türkiye’nin hayata geçirdiği ‘Yerelin İzinde’ projesini çok kıymetli buluyorum. Projenin beşinci durağında da Coğrafi İşaret tescil adayı Mersin Kan Portakalı’nın izinden gidiliyor.
Yerli üreticiye destek
Çocukluğumun eğlenceli meyvesi, hâlâ damak ve koku hafızamda, anneannemin her gün mutlaka okul dönüşü beni beklemesi, mis kokan sofralar. Mersin Kan Portakalı’nın bana hatırlattığı ve hissettirdiği çok şey var. Fakat raf ömrü açısından maalesef ki sezonu çok kısa bir ürün. Dalından koparıldıktan sonra en fazla 2-3 ay içerisinde tüketilmesi gerekiyor. Diğer portakal cinslerine göre soğuk hava deposunda bekleme süresinin kısalığı ticarileşmesine engel bir durum yaratıyor. Bundan dolayı üreticiler yaklaşık beş sene önce ağaçlarını sökme kararı almışlardı. Tam da bu haldeyken Metro Türkiye’nin yolu kan portakalı üreticileriyle kesişiyor ve sağladığı alım garantisi ile üreticiler ağaçları yeniden dikmeye başlıyor.